İSTİKLAL MARŞI MİLLETİMİZİN HÜR VE GÜR SESİDİR
Mâzisi zafer ve kahramanlıklarla yoğrulmuş olan Türk milleti islam diniyle müşerref olduktan sonra, daha yüksek bir medeniyete sahip olmuş ve asırlarca dünyaya insanlık ve medeniyet dersi vermiştir.
Ancak; Türk milleti, tarihin akışı içinde, zaman, zaman birçok zorluklarla karşılaşmış, dâhili ve hârici pek çok düşmanın saldırısına mâruz kalmıştır.
Ama, büyük ve güçlü bir millet olan Türk Milleti, imanından ve tarihinden aldığı güç ve cesaretle, tüm zorlukları yenmiş, tüm düşmanları dize getirmiş ve millet olarak var olma mücadelesinde; vatanını, bayrağını, dinini, namusunu ve diğer değerlerini daima korumuş ve yaşatmıştır. Bunun son örneği de; “İstiklâl Harbi” olmuştur.
“Ya istiklâl, ya ölüm” parolasıyla çıktığımız bu mücadele sonunda milletçe kazandığımız büyük bir zaferin neticesinde kurduğumuz “Türkiye Cumhuriyeti Devleti” yle, bağımsız ve hür bir millet olarak daima var olacağımızı bütün dünyaya bir kez daha gösterdik. Ayrıca; bu varlığımızı her gün hür ve gür sesimizle, yüzlerce, binlerce defa okuduğumuz “İstiklâl Marşı” ile de tüm dünyaya ilan ettik. İşte, 12 mart 1921 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisinde büyük bir heyecanla ve alkışlarla kabul edilen ve o günden bu güne dillerimizde ve semalarımızda yankılanan bu İstiklâl Marşımız, dünya var oldukça Müslüman Türk Milletinin hür ve gür sesi olmaya devam edecektir.
Bizim marşımız, dünyadaki tüm marşların en anlamlısı ve en güzelidir. Çünkü, bizim marşımız; milletimizin varlık felsefesinin temeli olan ve asla vazgeçemeyeceği üstün değerler olarak gördüğü Bayrak, Vatan, İstiklâl, Din, Nâmus, Hak ve Adâleti mihenk taşı olarak kabul etmiştir. İstiklal Marşı yazıldığı dönemde, bazı batı hayranı aydınlar, “İstiklal” ve “Hürriyet” ümidini yitirdikleri için başta Amerikan mandacılığı dahil olmak üzere dış devletlerin himayesini kabul etmeyi dahi seslendirirken, büyük bir mütefekkir ve büyük bir şâir olan M.Âkif, yüreğinde taşıdığı iman, vatan ve millet ülküsüyle, Anadolu’nun köy ve kasabalarında yaptığı konuşmalarla ve başta “İstiklâl Marşı” olmak üzere, yazdığı şiir, makâle ve yazılarla milletimize “İstiklal” in ve “Hürriyet”in, Vatanın ve bağımsızlığın önemini anlatmış, istiklâl mücadelesi için halkı cesaretlendirmiş ve ümitlendirmiştir.
“Korkma! Sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak; - Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak.” sözleriyle, İstiklâl marşına başlayan M.Âkif, bu ülkede en son ocak sönene kadar, bu kahraman milletin, varlığını koruyacağını ve şanlı Türk Bayrağını semalarda dalgalandıracağını haykırmıştır.Türk milletinin ebediyete kadar var olacağını, hür bir ifadeyle tüm dünyaya haykırmıştır. “Arkadaş! Yurduma alçakları uğratma sakın,” tembihatıyla da M.Âkif, her türlü düşmana karşı vatanı korumanın dini ve milli bir görev olduğunu ifade eden M.Âkif, “Bastığın yerleri toprak diyerek geçme, tanı!-Düşün, altındaki binlerce kefensiz yatanı.-Sen şehit oğlusun, incitme, yazıktır atanı.-Verme, dünyaları alsan da bu cennet vatanı.” sözleriyle de vatanımızın alelâde bir toprak parçası olmadığını, onun “Cennet” karşılında, şehitlerimizden bize miras kalan kutsal bir emanet olduğunu hatırlatırken, her Türk ferdinin de birer şehid evladı olduğunu tarihe bir not olarak düşmüştür. M.Âkif, vatana ihaneti; ecdada ihanet, şehitlerimize saygısızlık ve Allah’a isyan olarak görür ve şöyle duâ eder; “Cânı, cânânı, bütün varlığımı alsın da Hüdâ,-Etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüdâ.” - “Bu ezanlar ki, şahadetleri dinin temeli.-Ebedî yurdumun üstünde benim inlemeli.” M.âkif, vatanımızın semalarında dalgalanan Ay-Yıldızlı bayrağımızla birlikte, inancımızın şahidi ve sedası olan Ezan-ı Muhammediye’nin de yurdumuz semalarında yükselmesini ister.
Milli şâirimiz M,Âkif, İstiklâl Marşımızın son dizelerinde ise; “Dalgalan sen de şafaklar gibi ey şanlı hilâl,- Olsun artık dökülen kanlarımın hepsi helal, Ebediyen sana yok,ırkıma yok izmihlâl, - Hakkıdır, hür yaşamış,bayrağımın hürriyet, Hakkıdır, Hakka tapan milletimin istiklâl!.” diyerek son noktayı koyar ve milletimizin ebediyete kadar hür ve bağımsız olarak yaşayacağını tüm dünyaya bir kez daha ilan eder. İstiklâlimizin kazanılmasında ve vatanımızın düşman işgalinden kurtarılmasında milletimizin ve ordumuzun cesaret ve güç kaynağı olan, Cumhuriyetimizin kuruluşunda; Oun müjdecisi ve kuruluş bildirgesi olan İstiklâl Marşımız, bu gün, milletimizin ve Milletimizin kurduğu Türkiye Cumhuriyeti Devletinin hür ve gür sesi olarak semalarda inlemektedir. Kalbimizde Allah inancı ve yüreğimizde vatan sevgisi dâim olduğu müddetçe, bayrağımız gönlerden inmeyecek, İstiklâl Marşımız ve Ezanımız; milletimizin hür ve gür sesi olmaya devam edecektir!..
Bu vesileyle bize bu güzel marşımızı hediye eden Milli şâirimiz M.Âkif Ersoyu bir kez daha minnet ve şükranla anıyoruz.
Allah ondan razı olsu!
Meekanı Cennet olsun inşaallah!”
(muallimosman)
























































Yorum Yazın