Reklamı Geç
Gökçesan
HM yapı İnşaat Mustafa Karadeniz
Güneş Güzellik
Hatay
BIST10.914
DOLAR42.1008
EURO48.4266
ALTIN5372.0
BTC/USD101726.74
Osman Onbaşıgil

Osman Onbaşıgil

Mail: [email protected]

KORONAVİRÜS -20 NİN BİZE VERDİĞİ DERSLER ve MESAJLAR

KORONAVİRÜS -20 NİN BİZE VERDİĞİ DERSLER ve MESAJLAR

 

4- Temiz Çevre Temiz İnsan

(5 Haziran Dünya Çevre Günü anısına)

İnsanlar toplu halde yaşayan canlılar olduğu için aynı zamanda çevresel varlıklardır. Yani yaşadıkları bir çevre vardır. Bu bağlamda Çevreyi şöyle tanımlayabiliriz: İnsanın kendisi dışında ilişkili olduğu her şey onun çevresidir. Mahallenin insanları, şehrin insanları, ülkenin insanları, dünya insanları, teneffüs ettiği hava, içtiği ve kullandığı su, üzerinde yaşadığı ve her türlü ürünü yetiştirdiği toprak, Atmosfer, Güneş, Ay ve Yıldızlar… Her türlü canlı ve cansız varlıklar… Velhasıl Allahın yarattığı ve insanın faydalandığı tüm nimetler ve varlıklar insanın çevresini oluşturur. Dolayısıyla insanın temiz, sağlıklı ve huzurlu bir hayat yaşayabilmesi için insanın bizatihi kendisinin temiz olması gerektiği gibi çevresinin ve çevresindeki varlıkların ve nimetlerin de temiz olması gerekir. Havanın, suyun, doğanın, insanların, hayvanların temiz olması gerekir. Tarihe bakarsanız insanlar hep havası temiz ve sağlıklı, suyu temiz ve sağlıklı, toprağı temiz ve bereketli yerlere yerleşmişler ve oralarda medeniyet kurmuşlar. Neden? Çünkü, hava ve su temizliği, çevre temizliği insan sağlığı, insan huzuru açısından çok önemli de ondan. Ama ne yazık ki, bizler, Allahın tertemiz olarak yarattığı ve bizlere emanet ettiği arz ve semayı, çevremizi ve çevremizdeki nimetleri kirleterek ve güzelliğini bozarak kullandık. Yaptığımız hatalar ve yanlışlarla çevremizin doğal ve temiz yapısını bozduk. Çevremizle olan ilişkilerimizde hep bencil davrandık. Doyumsuz istek ve arzularımızın peşinde giderek güçlü, gösterişli ve görkemli bir hayat uğruna çevremizi ve çevremizdeki varlıkları ve nimetleri hor ve ölçüsüz kullandık.. Güçlü, gösterişli ve görkemli yaşantıları elde ettikçe sevindik. gururlandık ve övündük. Ama çevreye yaptığımız tahribatlar nedeniyle başımıza gelen çeşitli felaketleri, acı tehlikeleri umursamadık veya görmezden geldik. Tıpkı sigara içenlerin ve uyuşturucu kullananların keyiflenirken kendilerini bekleyen Akciğer ve kanser hastalığı tehlikesini umursamadıkları veya görmezden geldikleri gibi.. Ve bugüne gelindiğinde gördük ki, yaptığımız çevresel tahribat ve çevresel kirlilik en başta sağlığımızı bozuyor ve birçok tehlikeli hastalıklarla karşı karşıya kalıyoruz. Bu günlerde tüm dünya insanlarınca mücadele ettiğimiz Koronavirüs salgın hastalığı da bunlardan biri.. Öyle değil mi?..

Ne yazık ki. Geçmişte yaptığımız çevre tahribatları nedeniyle insanların başına gelen felaketlerden ders almadığımız gibi bugün dahi maalesef gördüğümüz kadarıyla ders almış değiliz. Hâla hoyratça ve sorumsuzca yaşayarak; çevreyi kirletmeye devam ediyoruz. Hâla çevrenin doğal yapısını ve temizliğini bozmaya devam ediyoruz, Kirli ve ölçüsüz yaşantılara devam ediyoruz. Kendi ellerimizle kendimizi tehlikeye atıyoruz. En tehlikelisi de bu ölçüsüz yaşantılarımızın pek çoğunu da medenilik ve güç adına yapıyoruz. Allahın koyduğu ölçüyü ve sınırı aşıyoruz. Bu da başta salgın hastalıklar olmak üzere sayısız felaketler olarak bize geri dönüyor. Uğradığımız felaketleri de geçici tedbirlerle ve geçici tedavilerle bertaraf etmeye çalışıyoruz. Yani günü kurtarmaya çalışıyoruz. Hiç kendimizi bir düzene koymayı, temiz ve ölçülü yaşamayı düşünmüyoruz.. Yaptığımız hatalarla ve yanlışlarla kendimizi kirlettiğimiz gibi çevreyi de kirletiyoruz, ölçüsünü bozuyoruz. Her yıl Haziran ayının ilk haftasını “Dünya Çevre Günü” olarak ilan ediyoruz ve çeşitli etkinliklerle kutluyoruz. Çevrenin önemini anlatıyoruz. Küresel ısınmanın, çevre ve Hava kirliliğinin getireceği zararları ve felaketleri anlatıyoruz. Ama bütün bunları bir kutlamadan öteye geçiremiyoruz. Nefsimizi kontrol altına alıp çevresel tedbirleri uygulamaya koyamıyoruz. Bu nedenle yaşadığımız çevreyi, geçmişte olduğu gibi yine kirletmeye ve ölçüsünü bozmaya devam ediyoruz. Ve bu sorumsuzluğumuzla başımıza gelen hastalıklar ve felaketler artarak ve çeşitlenerek devam ediyor. Sağlığımız ve huzurumuz bozuluyor. Çevre kirliliği ve çevre tahribatı nedeniyle yaşanan sıkıntıları ve felaketleri yaşamaya yine devam ediyoruz. Öyle değil mi?.. Peki, çözüm ne? Çözüm: Temiz çevre Temiz insan!..

Sevgili dostlar, şunu iyi bilelim; Eğer doğa kirli ise, sular kirli ise, hava kirli ise, toplum kirli ise insan istediği kadar: “Ben temizim.” desin. O, aslında kirlidir, ama bunun farkında değildir. O, bilmelidir ki; içinde yaşadığı o kirli çevre, bir gün onu tamamen kirletecek, ve nihayetinde de yok edecektir!.. Bu nedenle eğer sağlıklı, huzurlu ve mutlu olmak istiyorsak, uymamız gereken diğer tedbirlere ilaveten kendimizi ve çevremizi de temiz tutmalıyız. Çevrenin doğal yapısını ve doğal temizliğini korumalıyız. Çevremizdeki nimetleri ve varlıkları temiz tutmalıyız, temiz ve ölçülü kullanmalıyız. Bunun için de ölçülü ve temiz olmalıyız, ölçülü ve temiz yaşamalıyız!.. Şu iki öğüt konuyu özetlemeye yeter sanırım. Peygamberimiz buyuruyor ki; Bir insan bir ağaç diker de onun meyvesinden ve gölgesinden insanlar ve canlılar faydalandığı müddetçe o kimseye sevap yazılır.”- “Bir dere kenarında abdest alıyor olasınız dahi suyu israf etmeyin.” İmanınız kavi , ameliniz sâlih, çevreniz temiz, ömrünüz sağlıklı ve huzurlu olsun!. (muallimosman)

Diva Otel

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar
Yükseliş