KÜLTÜR VE MEDENİYETTE ÖLÇÜ
Muallim Osman - Bazıları ilim ve medeniyetin, teknik ve teknolojinin sadece avrupaya mahsus bir olgu olduğunu sanır. Bu doğru değildir. Halbuki, İlk emri ‘Oku!’ olan İslam dininin peygamberi sevgili peygamberimiz Hz.Muhammed’in (s.a.v) bir hadisinde: “İlim Çin’de dahi olsa gidip alınız.” buyurduğu gibi İyi ve doğru, güzel ve fayda, ilim ve hikmet nerede olursa olsun oraya gidilir, bulunur ve alınır.
Yanlış eğitim ve yanlış yönlendirme sonucu, yıllardır batıdan gelen her şey iyi ve doğru gösterilmiş, millî ve manevi değerlerimiz hiçe sayılarak, ölçüsüz bir şekilde benimsenmiş ve topluma empoze edilmiştir. Ayrıca bunları destekleyenler de olmuştur. Özellikle moda ve lüks yaşantıyla ilgili batıda ne varsa ülkemize ithal edilmiş ve toplum hayatına sokulmuştur. Milletimizin güzel örf ve âdetleri ve kültürel değerleri ise birer birer terk edilerek ortadan kaldırılmıştır!... Batılı gibi düşünmeyen, batılı gibi giyinmeyen, batılı gibi yiyip içmeyen, batılı gibi konuşmayan, batılı gibi eğlenmeyen, batılılar gibi yaşamayanlar; gerici, görgüsüz ve yobaz olarak nitelendirilmiş ve hor görülmüştür!... Tarihi, kültürü ve medeniyetiyle mazisi şan ve şerefle dolu olan milletimiz her geçen gün; milli ve manevi değerlerinden uzaklaştırılmış, inancından, kültüründen ve tarihinden uzaklaştırılmış ve koparılmıştır!...
Bugün, materyalist bir felsefeye dayalı olan batı kültürüyle yetişen gençlerimizin ve insanımızın kalplerinden Allah inancı ve Allah korkusu silinmiş, insan sevgisi yok edilmiştir. İnsanlarımız çıkarcı ve bencil bir toplum haline getirilmiştir. Manevi ve ahlakî çöküntü nedeniyle insanlarımız; geçmişe göre daha güvensiz ve daha sorumsuz bir duruma düşmüştür. Toplumda güven kalmamıştır. Neredeyse adam başına bir polis görevlendirecek hale gelmişiz. Kimse canından, malından ve geleceğinden emin değil!.. Arkadaşından, dostundan, komşusundan emin değil!.. Bu mu medeniyet?.. Bu mu çağdaşlık?.
İnsanlığı, barışı, dostluğu, kardeşliği, yardımlaşmayı, dayanışmayı, adaleti, huzuru ve güveni öngören bizim kültür ve medeniyetimizin değerleri ve güzel hasletleri birer birer terk edilirken, batının çağdaş yaşam diye empoze ettiği, fakat aslında hepsi birer iffetsizlik zehiri olan; lüks ve sınırsız, sorumsuz ve kuralsız yaşama modası toplumu bir ahtapot gibi sarmıştır.
Medenilik adı altında avrupanın başına bela olan birçok ahlaksızlıklar ve olumsuzluklar bugün milletimizin de başına belâ olmuştur. Bunun neticesi olarak da; batı medeniyeti özentisiyle oluşan günümüzün bencil ve çıkarcı toplumunda hayat çekilmez bir hal almıştır. İnsanların huzuru ve düzeni bozulmuştur. Medeniyet demek ille de batı kültürü demek değildir. Lüks ve doyumsuz ve sınırsız yaşamak değildir. Egoizm hiç değildir. Medeniyet; insana huzur ve güven veren ilkeler ve değerler manzumesidir. Ve bunlar nerede ise bulunup alınmalıdır.
İlim ve medeniyet sadece batıda mı var?.. Hayır!.. İnsanın var olduğu her yerde ilim ve medeniyetten eser vardır. Burası Avrupa da olabilir, Asya da, Uzak doğu da!... Batı da!.. Önemli olan bunların içinden; kültürümüze ve inancımıza uygun olanı bulup, seçip alabilmektir. Önemli olan; bu konuda ölçüyü iyi bilmek ve iyi kullanabilmektir. Zira; evrensel kültür ve medeniyetin yanında, ayrıca her milletin dininden ve tarihinden aldığı, kazandığı kendine has millî kültürü ve medeniyeti vardır. Kültür ve medeniyette ilerlerken bu husus asla göz ardı edilmemelidir!... Evrensel kültürler milli kültüre entegre edilirken çok hassas olunmalıdır. Millî kültürün özü bozulmamalıdır!.. Zira her millet kendi kültürüyle ve inancıyla yaşar veya yok olur!.. Tarih bunun örnekleriyle doludur!...
Millet olarak gayemiz, iyiyi, doğruyu, güzeli, faydayı, refahı ve huzuru kapsayan üstün bir medeniyete sahip olmaksa; geçmişte bunu milletimiz en üst düzeyde dünyaya göstermiştir. Üç kıtaya huzur ve adalet götürerek tüm insanlığa medeniyet nedir öğretmiştir. Öyle ki; İstanbulun fethinden önce Bizansın zulmü altında inim inim inleyen Bizans halkı “İstanbulda Kardinal külahı görmektense Osmanlı sarığı görmeyi tercih ederiz” diyerek milletimizin adalet ve huzur medeniyetine olan hayranlıklarını haykırabilecek kadar büyük bir özlem ve beklenti içindeydiler. Hal böyleyken bizlere ne oluyor da, kendi üstün kültür ve medeniyetimizi bir kenara bırakarak, vahşi, barbar ve iki yüzlü avrupanın medeniyetsizliğini medeniyet diye baş tacı yapmaya çalışıyoruz?.. Bunu anlamak mümkün değildir!..
Mazisi Türk-İslam kültür ve medeniyeti gibi en üstün kültür ve medeniyetle bezenmiş olan Müslüman Türk milleti, nasıl olur da kendi kültür ve medeniyetini terk eder de avrupanın köhne medeniyetine itibar edebilir?.. Bir şeyin iyi, güzel, doğru ve faydalı olup olmamasında; ölçü asla avrupa değildir. Ölçü; akıl ve ilimdir, milli ve manevi değerlerimizdir, milli kültürümüzdür. Bunu iyi düşünmeli ve iyi idrak etmeliyiz!... Unutmayın bir millet kendi kültür ve inancıyla yaşar. Aksi halde tarihten silinir gider!..






















































