MANEVİ KİRLENME ve DÜNYEVİLEŞME
+++
Yüce Allah Kur’anda: “O Allah, hanginizin daha güzel şeyler yapacağınızı sınamak için ölümü ve hayatı yaratandır.” (Mülk-2) buyurduğu gibi insanın yaratılış gayesi; kimseye zarar vermeden, kimsenin hakkına tecavüz etmeden, haddi aşmadan ve aşırıya gitmeden, azgınlık yapmadan Kur’an ölçeğinde güzel şeyler yaparak, temiz ve helal rızıklar yiyerek ve Kur’an ölçeğinde Allaha kulluk ederek, Allahın takdir ettiği ömrü feyizli olarak yaşamak ve ebedi hayat olan âhireti-Cenneti kazanmaktır.
Ama günümüze baktığımızda görüyoruz ki, karşımızda; kirlenen insanlar ve kirlenen bir dünya ve kirlenmiş bir hayat bulunmaktadır.. Bunun en büyük sorumlusu da dini ve insanî kirliliğiyle dünyayı yaşanmaz hale getiren insanlardır. Bu bağlamda dünya insanlığına örnek olması gereken müslümanların da aynı şekilde kirlendiğini ve dünyevileştiğni görüyoruz. Maalesef Kur’andan uzaklaşan ve dünyevileşen günümüz müslümanları da bu kirlenmenin birer parçası olmuşlardır. Günümüz müslümanları da Kur’an ve Sünnet’ten o kadar uzaklaşmışlar ki; Kur’an ve Sünnet sanki geçmişte yaşanan bir nostalji olarak görülmektedir. Kur’an; sadece namazlarda, mübarek gün ve gecelerde, cenazelerde ve mezarlıklarda ve çeşitli açılış ve kutlama törenlerinde okunan bir duâ kitabı olarak görülmektedir. Âlemlere rahmet olarak gönderilen sevgili Peygamberimizin hadisleri ise; kitapları, levhaları ve konuşmaları süslemek için kullanılan güzel sözler olarak kullanılmaktadır. Müslümanlar Kur’ana uyacakları yerde, Kur’anı kendi nefislerine göre yorumlayarak yeni yeni fetvalarla yeni bir islam anlayışı ortaya koymuşlar ve ona uymaktadırlar. Dine yerleştirilen birçok nefsani arzuları ve hurafeleri dindenmiş gibi göstererek onları da insanlara “İslami Gelenek” olarak sunmaktadırlar İşte, en tehlikelisi de budur. Bütün bu olumsuzluklar neticesinde; bu günün müslüman dünyası da; Hak ve hakikatin önemsenmediği, adaletin yok edildiği, sevgi ve merhametin kalblerden silindiği, egoizmin ve maddî çıkarın önde tutulduğu, ahlak ve edebin horlandığı, zâlimin ve zulmün alkışlandığı, ahlaksızlığın ve iffetsizliğin kabul gördüğü, hayasızlıkların ve hurâfelerin islami gelenek olarak kabul edildiği, Hak ve hukukun güçlüden yana kullanıldığı, müslümanların birbirine düşman olduğu bir islam dünyasının olduğunu görmekteyiz.
Ve zamanın küresel fitne ve kötülükleri; Kur’an ve Sünnet’ten uzaklaşan müslümanları öyle bir etkilemiş ve öyle bir kuşatmış ki; onlar da artık Allahı ve ahireti unutup (!) Kur’an ve Sünneti terk edip, dünyayı ve dünya hayatını daha çok sever hale gelmişler. İslami değerleri terk ederek, başka inanışların ve başka kültürlerin nefse hoş gelen süflî değerlerini ve yaşantılarını yaşamaya başlamışlar. Düşüncede ve fikirde, giyimde ve kuşamda, yemede ve içmede, söz ve davranışta başkalarının mukallidi haline gelen günümüz müslümanları Peygamber ve Kur’an ahlakından, edep ve faziletten uzaklaşmış, yozlaşmış, kabalaşmış ve zâlimleşmiştir. Kardeşliğin yerini kindarlık, barışın yerini düşmanlık, sevginin yerini nefret almış. Bugün müslümanlar da diğer bazı dünyaperest isanlar gibi haramı helâl görmeye, günahı mübah saymaya, zulmü gerekli görmeye başlamışlar!... Kur’an ve Sünnet’in hududunu çiğneyerek ölçüsüz ve hayasız bir hayatın içine dalıp gitmişlerdir!. İşte, bütün bu olumsuzluklar müslümanların da manen kirlenmelerinin ve dünyevileşmelerinin bir sonucudur.
Bugünkü müslümanların pek çoğunun hayatında ne ölçü kalmıştır, ne sınır!. Ne fazilet kalmıştır ne ihlas!.. İmanda, ibadette ve amelde nefsin süfli arzusu, riya ve gösteriş, kibir ve gurur ön plandadır. Bunun neticesi olarak da; Bugünün dünyasında; Nefsin ve dünyanın tutsağı, eğlencenin, gösterişin ve ihtirasların kurbanı olmuş, dünyayı; sadece yeme, içme, lüks yaşama ve gösterişten ibaret sanan; “insanım” deyip insanlıktan uzaklaşan, “Müslümanım” deyip müslümanlıktan uzakta olan, “Dindarım” deyip dinden haberi olmayan binlerce insan ve müslüman modeli oluşmuştur!. İşte bütün bu olumsuzlukların nedeni; insanların ve dahi müslümanların içine düştüğü dîni, dünyevî ve insanî kirliliktir. Allahı ve âhireti unutup hayatı sadece dünyadan ibaret sanıp, dünya için çalışıp, dünya için yaşayıp, dünyevileşmektir. Halbuki, bu konuda Rabbimiz Allah bizleri şöyle uyarmaktadır: Kim âhiret kazancını isterse, onu artırırız. Kim de dünya kazancını isterse, ona da istediğini veririz, fakat onun ahirette hiçbir payı olmaz.” (Şûra-20) İşte, sevgili dostlar, dünyevileşmenin ve manevi kirlenmenin dünyevi zararları olduğu gibi Rabbimiz Allah yukardaki ayette uyardığı gibi bu gidişatın âhiretteki sonu daha da acı olacaktır. Bu nedenle siz, yazımızın başındaki Rabbimizin öğüdüne (Mülk suresi ayet-2) uyun ki danyanız da âhiretiniz de temiz ve güzel olsun! (muallimosman)
(249)
























































Yorum Yazın