MEDENİYET DÜNYASINDA DİN VE AHLAKIN ÖNEMİ
Her milletin ve her toplumun kendine has kültür ve Medeniyeti vardır. Ve her millet kendi kültür ve medeniyetiyle kaimdir.
Bir medeniyetin oluşmasında coğrafi ve diğer maddi unsurlar olduğu gibi din, ahlak, ilim, örf, âdet, gelenek gibi manevi değerler de bulunur. Bu çerçevede toplumların sahip oldukları medeniyetlerde maddi değerlere göre farklılıklar olduğu gibi inanç, ahlak, örf ve adet gibi manevi değerlere göre de farklılıklar olur. Ancak, insanî ve ahlakî değerler çerçevesinde insanları ve milletleri birleştiren bir de ortak Evrensel değerler vardır. Bu bağlamda, insanlığın ortak değerler çerçevesinde oluşturdukları evrensel bir “Dünya Medeniyet”i vardır. Ancak, her toplum ve her millet evrensel medeniyet içinde sahip olduğu kendi kültür ve medeniyetini bir sonraki kuşağa aktarır ve kendi medeniyetinin yaşamasını ve devamını sağlar.
Medeniyetleri yaşatan en önemli değerlerin başında Dînî ve ahlakî değerler gelir. Çünkü bir toplumda, birlik ve beraberliği, huzur ve güveni sağlayan bu değerlerdir. Bakın tarihe, yıkılan medeniyetlerin hepsinde yıkılma nedeni; dini ve ahlaki çöküntülerdir. Bu değerlerin yitirilmesidir. Eğer bir toplum ve bir millet, sahip olduğu medeniyeti oluşturan dini ve ahlakî değerlere önem vermezse, onları sağlam bir zeminde tutmazsa, o medeniyet, zamanla zararlı dış etkilerin tesiriyle bozulur ve yok olur gider. Medeniyetini ve kültürünü yitiren milletler de zamanla tarihten silinerek yok olur gider. Meselâ Yüce Allah, Kur’an’da: “Ad ve Semûd kavmini de helak ettik-yok ettik. Bunu onların harâp olmuş yurtlarına bakarak görebilirziniz. Şeytan onlara kötülükleri güzel gösterdi. Onları doğru yoldan çıkardı. Oysa onlar bunu anlayacak durumdaydılar.” (Ankebut-38) buyurduğu gibi Âd ve Semûd kavimleri buna bir örnektir. Müslüman bir millet olan Türk Milleti olarak bizim Medeniyetimizin oluşmasında da islam dininin dînî ve ahlaki değerlerinin çok önemli etkisi olmuştur. Zira slam dini insanı akıl ve ilimle donatarak onu müreffeh bir dünya hayatına kavuşturmayı amaçlarken, dini ve ahlaki değerlerle ve öğütlerle kâmil ve üstün bir kişiliğe ulaştırır. Ve Rabbimiz Allah Kur’anda: “Yâ Muhammed! Biz bu Kur’anı sana, akıl sahipleri düşünüp öğüt alsınlar diye gönderdik.” buyurduğu gibi ilahi kitabımız Kur’an bu anlamda güzel bir Medeniyet kitabıdır.
İslam dini, duygu ile düşünceyi, akıl ile ilmi, iman ile ahlakı birlikte yoğurarak bunları doğru bir zeminde buluşturur ve böylece insan mantıklı düşünmeyi, mantıklı davranmayı ve medeni yaşamayı öğrenir. İslam dini, kanunlar ve toplumsal kurallar karşısında herkesi eşit tutar. Hiçbir kimseye veya zümreye ayrıcalık tanımaz. Peygamberimiz bir hadisinde: “Müslüman o kimsedir ki, diğer insanlar onun elinden ve dilinden emindirler.” buyurduğu gibi, İslam dininde, kimse kimseye maddi veya manevi olarak zarar veremez.. Bir defasında bir seferden (muharebeden) dönerken askerler, bir mola esnasında, açlıklarını gidermek için yol kenarındaki bir Bağdan üzüm koparıp yemeleri için peygamberimizden izin istediler. Peygamberimiz de sahibinden izin almalarını ve ücretinin ödenmesini ister. Askerler sahibinin Bağda olmadığını söylerler. Peygamberimiz: o zaman koparılan her salkımın yerine bir altın bağlamasını söyler. Ve onlar koparılan her salkımın yerine bir altın bağlarlar. Ertesi günü Bağ sahibi Bağına geldiğinde, üzümlerinin hepsinin toplanmış olduğunu görünce çok üzülür. Ancak, Bağa girdiğinde görür ki, her koparılan salkımın yerinde bir altın bağlı. Bu defa hem sevinir hem de şaşkına döner. Yahudi olan bu kişi olan biteni öğrendikten sonra hemen peygamberimize gider ve şahadet getirerek Müslüman olur.. İşte, size bir medeniyet ölçüsü!. Yüce Allah Kur’anda; “Muhakkak ki Allah, size adaleti, iyiliği, akrabaya yardım etmeyi emreder. Çirkin işleri, kötülüğü ve azgınlığı da yasaklar. O, düşünüp tutasınız diye size öğüt verir.” (Nahl-90) buyurduğu gibi Rabbimiz Allah daima Hak ve adalete dayalı bir medeniyet ister. Peygamberimiz Hz.Muhammed aleyhisselam da hadisinde şöyle buyurur: “Bizi aldatan bizden değildir.” -“Bir kimse kendisi için arzu ettiği şeyi diğer din kardeşi için de arzu etmedikçe gerçek mü’min olamaz.” -“Komşusu açken kendisi tok sabahyayan bizden değildir.” İşte, islam dini ve islam ahlakı kimsenin kimseyi aldatmadığı, herkesin birbirine karşı saygı duyduğu, insan haklarının korunduğu, toplumda insanların birbiriyle yardımlaştığı ve dayanışma içinde olduğu barışçıl ve paylaşımcı bir medeniyeti öğütler. İşte en güzel, en ileri ve en faziletli medeniyet budur. Dînî, ahlaki ve insanî değerleri de içeren ve insan haklarını koruyan bir medeniyet..
İmanınız kavi, söz ve davranışlarınız güzel ve medenî, ömrünüz huzurlu, feyizli ve bereketli olsun!
Cumanız mübarek olsun!
(muallimosman)
























































Yorum Yazın