MÜMİN İSEK HER DAİM ALLAHA ŞÜKRETMELİYİZ
Şöyle etrafınıza bir bakın!. Allah’ın kullarına ihsan ettiği nimetler o kadar çok ki, Rabbimizin ifadesiyle saymaya gücümüz yetmez.
Arz ve Sema, Güneş ve Ay, Temiz Hava, çeşit çeşit Sular, Dereler, ırmaklar, Denizler, Meyveli ve meyvesiz ağaçlar, çeşit çeşit meyveler, yiyecekler, içecekler, Hayatımız, akıl, ilim, sağlık...v.s. Ve Yüce Rabbimizin bize ihsan ettiği bu nimetlerden dilediğimiz kadar faydalanmaktayız. Öyle değil mi?. Ve Rabbimiz Allah, bu nimetler için bizden ücret de istemez. Bize cimrilik de etmez. Rabbimiz bizden sadece kendisine kulluk etmemizi ve şükretmemizi ister ve şöyle buyurur: “Her zaman beni anın ki ben de sizi rahmetimle anayım. Ve bana şükredin, sakın nankörlük etmeyin!” (Bakara-152) Eğer insan sahip olduğu nimetleri sadece kendisinden bilir de Allah’ın rahmetini ve ihsanını unutursa veya inkar ederse bu nankörlük olur. Allah ise nanköreri sevmez!..
Pekî,Şükür nedir? Şükür; İnsanın sahip olduğu tüm nimetlerin ve kazanımların Allah’ın bir lütfu ve ihsanı olduğunu bilmesi, tesbihat, duâ ve sâlih amellerle Rabbini tâzimle anmasıdır. Bir kimse bir nimete kavuştuğunda o nimetin Allah’ın bir ihsanı ve lütfu olduğunu bilip, O’na kalbiyle ve diliyle hamd etmesi bir şükürdür. Bir sıkıntıdan, bir beladan, bir hastalıktan kurtulduğunda Allahı hamd ile anması bir şükürdür. İnsanın, Allah’ın verdiği nimetlere razı olması ve elde edemediği nimetler için isyankar olmaması, yani kanaatkâr olması bir şükürdür. Haramlardan ve günahlardan sakınması bir şükürdür. Ayrıca Yüce Allah Kur’anda: “Allah’ın sana verdiği şeylerle ahiret yurdunu kazan. Dünyadan da nasibini unutma. Allah’ın sana ihsan ettiği gibi sen de iyilik yap ve yeryüzünde bozgunculuk isteme. Çünkü Allah, bozguncuları sevmez.” (Kasas-77) buyurduğu gibi Allahın ihsan ettiği temiz ve helal nimetlerden insanlara iyilik ve infakta bulunmak bir şükürdür.. Zira Rabbimiz Allah Kur’anda şöyle buyurur: “Kim bir iyilik yaparsa Biz o iyiliği artırırız. Allah bağışlayandır ve şükredene karşılığını verendir.” (Şura-23)
Nimetlerin bir çoğu tüm insanlara hiçbir emek sarfetmeksizin ilahi birer rahmet olarak verilmiş olduğundan insanların çoğu o nimetlerin kıymetini pek önemsemez ve Allaha şükredici olmazlar. Halbuki insan, Allah’ın verdiği hiçbir nimeti küçümsememeli ve elinde olan her nimet için Allah’a şükretmelidir. Zira Allahın mü’min bir kulu olmak bile şükrü gerektiren büyük bir nimettir. İnsan, hastalanmadan önce sağlığın, fakirlikten önce varlığın, ölümden önce hayatın, geceden önce gündüzün, ölümden önce hayatın kıymetini bilmeli ve dâima Allah’a şükredici olmalıdır. İnsan ömrü boyunca şükretse dâhi Allah’ın verdiği nimetlerin bedelini ve şükrünü asla ödeyemez. Ama Rabbimiz Allah çok bağışlayan ve çok merhamet edendir ve yukardaki ayette (Şûra-23) buyurduğu gibi şükredenleri mükafatlandırır. Ama ne yazık ki insaların çoğu şükretmez!.
Nimetin elde edilmesinde Cenâbı Allah, insanları ve diğer varlıkları vesile kılabilir. Örneğin bal nimeti için çiçekleri ve arıyı vesile kıldığı gibi… Ama insan elde ettiği bal için arıya veya çiçeğe değil Allah’a şükretmesi gerekir. Ama insan, elde ettiği bir nimet için Allah’a şükürle birlikte buna vesile olanlara da teşekkür ederse bu daha güzel ve daha erdemli bir davranış olur. Zira iyilik ve yardım edene teşekkür etmek Allah’a şükrün bir basamağıdır. Ama asıl şükür yalnızca Allah’ın hakkıdır. Çünkü her şeyi yaratan ve bizlerin hizmetine sunan O’dur. Varlıkları hayra vesile kılan da O’dur. O’nun izni ve rahmeti olmadan hiçbir şeye sahip olamayız. Bir gün peygamberimiz karşılaştığı kişiye; “Nasılsın?” diye sordu o da: ”iyiyim” dedi. Peygamberimiz tekrar; “Nasılsın?” diye sordu Adam yine “iyiyim” dedi. Peygamberimiz yine “Nasılsın?” dedi. Adam bu defa: “Elhamdülillah iyiyim” dedi. Peygamberimiz “Bu daha güzel” dedi. Bundan şunu anlıyoruz ki, İnsan hâlini arzederken de Allah’a şükretmelidir ki, Allah’ın rızası, sevgisi ve rahmeti o kimsenin üzerine olsun!. Yüce Allah Kur’anda şöyle buyurur: “Hiç kimse, Allah’ın izni olmadan ve belirlenmiş vakti gelmeden ölmez. Dünya nimetinden isteyene veririz. Ahiret nimetini isteyene de ondan veririz. Biz, şükredenleri mükafatlandıracağız.” (Âli İmran-145) İşte, bunun içindir ki her gün namazlarda okuduğumuz ve aynı zamanda bir duâ suresi olan Fatiha’nın ilk ayetinde Rabbimize şöyle deriz: ”Hamd (şükür) yalnızca âlemlerin Rabbi olan Allah’adır.” Öyleyse sevgili dostlar mü’min isek her daim Allaha şükrümüz olsun! (muallimosman)
Yorum Yazın