MÜ’MİN İSENİZ ALLAHA HER DÂİM BİR ŞÜKRÜNÜZ OLSUN
Yaşadığımız sosyal hayatta sahip olduğumuz şeyler için aynî ve nakti çeşitli ücretler ve bedeller öderiz.
Öyle değil mi?
Şöyle kendinize, çevrenize, Arz ve Semaya bir bakın! Allah’ın biz kulları için yarattığı ve bizlere ihsan ettiği ve faydalandığımız nimetler o kadar çok ki, Rabbimizin ifadesiyle saymaya kalksak gücümüz yetmez.
Arz ve Sema, Güneş ve Ay, Temiz Hava, çeşit çeşit Sular, Dereler, ırmaklar, Denizler, Meyveli ve meyvesiz ağaçlar, çeşit çeşit meyveler, yiyecekler, içecekler, Ömrümüz, akıl, ilim, sağlık...v.s. Pekî, Rabbimiz Allahın bizlere ihsan ettiği yüzlerce nimetin bir bedeli veya ücreti olması gerekmez mi? Elbette ğerekir. Ama Rabbimiz Allah, bu nimetler için bizden ücret istemez.
Bize cimri de davranmaz. Rabbimiz bizden sadece kendisine iman etmemizi ve şükretmemizi ister ve şöyle buyurur: “Her zaman beni anın ki ben de sizi rahmetimle anayım. Ve bana şükredin, sakın nankörlük etmeyin!” (Bakara-152) Bu nedenledir ki, Rabbimizin bizlere ihsan ettiği her nimetin bir şükrü vardır. müminler bunu asla unutmamalı.
Pekî,Şükür nedir? Şükür; İnsanın sahip olduğu tüm nimetlerin ve kazanımların Allah’ın bir lütfu ve ihsanı olduğunu bilmesi, tefekkür, tesbihat, duâ ve sâlih amellerle Rabbini tâzimle anmasıdır. Şükür üç şekilde olur. Kalb ile tefeekkür ederek, lisan ile sözle, amel ile insanlara infak ve ihsanda bulunarak. Bir kimse bir nimete kavuştuğunda o nimetin Allah’ın bir ihsanı ve lütfu olduğunu bilip, Allahı kalbiyle tazimle anması bir şükürdür. Bir kimse elde ettiği bir kazanım ve başarıdan sonra “Elhamdülillah” demesi bir şükürdür.. Elde ettiği bir nimettten sonra veya bir sıkıntıdan, bir beladan, bir hastalıktan kurtulduğunda Allahı hamd ile ve bir sadaka ile anması bir şükürdür. İnsanın, Allah’ın verdiği nimetlere razı olması ve elde edemediği nimetler için isyankar olmaması, yani kanaatkâr olması bir şükürdür. Haramlardan ve günahlardan sakınması bir şükürdür. Ayrıca Yüce Allah Kur’anda: “Allah’ın sana verdiği şeylerle ahiret yurdunu kazan.
Dünyadan da nasibini unutma. Allah’ın sana ihsan ettiği gibi sen de iyilik yap...” (Kasas-77) buyurduğu gibi Allahın ihsan ettiği temiz ve helal nimetlerden insanlara iyilik ve infakta bulunmak bir şükürdür.. Zira Rabbimiz Allah Kur’anda: “Kim bir iyilik yaparsa Biz o iyiliği artırırız. Allah bağışlayandır ve şükredene karşılığını verendir.” (Şura-23) buyurduğu gibi Allah şükrün karşılığını mutlaka rahmet ve mükafat olarak verir. Allah şükredenleri sever. Ve Rabbimiz Allah şükredenlere azab etmez. “Eğer iman eder ve şükrederseniz, Allah size azap etmez. Allah şükrü en iyi bilen ve karşılığını en iyi verendir..” (Nisa-147)
Nimetlerin bir çoğu tüm insanlara hiçbir emek sarfetmeksizin ilahi birer rahmet olarak verilmiş olduğundan insanların çoğu o nimetlerin kıymetini pek önemsemezler ve Allaha şükredici olmazlar. Halbuki insan, Allah’ın verdiği hiçbir nimeti küçümsememeli ve elinde olan her nimet için Allah’a şükretmelidir. İnsanın “mü’min” olması bile insan için şükrü gerektiren büyük bir nimettir.
İnsan, hastalanmadan önce sağlığın, fakirlikten önce varlığın, geceden önce gündüzün, ölümden önce hayatın kıymetini bilmeli ve dâima Allah’a şükredici olmalıdır. İnsan ömrü boyunca şükretse dâhi Allah’ın verdiği nimetlerin bedelini ve şükrünü asla ödeyemez. Ama Rabbimiz Allah çok bağışlayan ve çok merhamet edendir ve yukardaki ayette (Şûra-23) buyurduğu gibi Allah şükredenleri mükafatlandırır. Ama ne yazık ki, Allah Kur’anda: “Şüphesiz Rabbin insanlara karşı sonsuz lütuf sahibidir; ama ne var ki onların çoğu şükretmezler.” (Neml-73).buyurduğu gibi insaların çoğu şükretmez!.
Nimetin elde edilmesinde Cenâbı Allah, insanları ve diğer varlıkları vesile kılabilir. Örneğin bal nimeti için çiçekleri ve arıyı vesile kıldığı gibi… Ama insan elde ettiği bal için arıya veya çiçeğe değil Allah’a şükretmesi gerekir. Ama insan, elde ettiği bir nimet için Allah’a şükürle birlikte buna vesile olanlara da teşekkür ederse onlar için hayır duâda bulunursa bu daha güzel ve daha erdemli bir davranış olur.
Zira iyilik ve yardım edene teşekkür etmek, Allah’a şükrün bir basamağıdır. Ama asıl şükür yalnızca Allah’ın hakkıdır. Çünkü her şeyi yaratan ve bizlerin hizmetine sunan O’dur. Varlıkları hayra vesile kılan da O’dur. O’nun izni ve rahmeti olmadan hiçbir şeye sahip olamayız.
Bir gün peygamberimiz karşılaştığı kişiye; “Nasılsın?” diye sordu o da: ”iyiyim” dedi. Peygamberimiz tekrar; “Nasılsın?” diye sordu Adam yine “iyiyim” dedi. Peygamberimiz yine “Nasılsın?” dedi. Adam bu defa: “Elhamdülillah iyiyim” dedi. Peygamberimiz: “Bu daha güzel” dedi. Bu bağlamda sevgili dostlar, bir mü’min olarak her dâim Allah’a şükredici olmalıyız ki, Allah’ın rızası, rahmeti ve ihsanı bizlerin yanında olsun.
01.04.2024
(muallimosman)
























































Yorum Yazın