ORUCUN FAZİLETİNİ HÜSRANA DÖNÜŞTÜRMEYİN
muallimosman - Yüce Rabbimizin biz müslümanlara farz kıldığı ibadetlerden biri de bir aylık Ramazan orucudur. Orucun dünyevi ve uhrevi pek çok faydası vardır. Oruç; bir yönden Allah’a karşı kulluk görevinin yerine getirilmesine vesile olurken bir yandan da insana pek çok sevap ve mükâfât kazandırır. Ayrıca insanın ruhunda ve huyunda bazı güzel değişimler meydana getirerek, iyi ve güzel davranışlar kazandırır. İnsanı ruhi ve ahlaki yönden olgunlaştırır, faziletli kılar.
Bütün bu güzelliklerin elde edilebilmesi için tutulan oruçların makbul ve feyizli olması gerekir. Oruç ibadetinin makbul ve feyizli olabilmesi için Orucun sadece beden ile değil, bütün azalarla birlikte tutulması gerekir. Ancak bu şekilde tutulan oruçlar, Allah’ın emrine ve rızasına uygun olur. Ecir ve mükâfatı da o anlamda yüksek olur. Zira bazı insanlar vardır ki, bedenleri ile oruçlu oldukları halde diğer azalarını günahtan, haramdan ve fenalıklardan uzak tutmadıkları için orucun feyiz ve bereketinden sevap ve mükafatından mahrum kalırlar. Peygamberimiz bu tür insanlar için şöyle buyurur: “Birçok oruç tutan vardır ki, tuttuğu oruçta aç ve susuz kalmaktan başka bir nasibi yoktur.” Demek ki oruç tutmaktan maksat, sadece aç ve susuz kalmak değildir. Bununla beraber günahlardan ve kötülüklerden, haram ve fenalıklardan da uzak durmak gerekir. İyiliklere ve sâlih amellere yönelmek gerekir. Bu nedenle tutulan oruçların makbuliyeti ve fazileti için aşağıdaki hususlara riayet etmek gerekir.
Mümin Oruca öncelikle sağlam bir iman ve hâlis bir niyetle başlamalıdır. Yani insan Oruca başlarken kalbiyle, ruhuyla ve düşüncesiyle oruca hazır olmalıdır. Oruçlu insan, insanı faziletten ve Allah’tan uzaklaştıran haset, kin, öfke gibi her türlü kötü duygu ve düşünceden uzak durmalıdır. Oruçlu insan, gözünü Allah’ın haram kıldığı şeylere bakmaktan sakındırmalıdır. Özellikle oruçlu olan, son zamanlarda TV ekranlarında veya Bilgisayar ortamlarında yayınlanan küfürlü ve nâhoş dizi ve eğlence programlarını izlemekten uzak durmalıdır. bunların yerine tefekkür ve tesbihatta bulunmalıdır, vakit namazlarını ve teravih namazlarını kılmalıdır.
Oruçlu insan, kendisine günah kazandırmaktan başka bir işe yaramayan haram ve mekruh olan kötü sözleri işitmekten ve dinlemekten de kaçınmalıdır. Gıybet edenleri, yalan konuşanları, dedikodu yapanları, edep ve âdaba muhalif küfürlü ve hayasız konuşmaları dinlememeli ve onlara iştirak etmemelidir. Peygamberimiz buyuruyor ki: “Allah’a ve ahret gününe inanan kimse ya hayır söylesin ya da sussun.” Siz de oruçlu iken ve diğer günlerde mümkün olduğunca ya faydalı şeyleri konuşun ya da susun ki, günah kazanmayasınız.
Oruçlu kimse; el, ayak ve diğer azalarını da her türlü kötülük ve fenalığı işlemekten uzak tutmalıdır. Başkalarına zulmetmekten, haksızlık etmekten, kul hakkı yemekten tutun da kumar oynamak, kavga etmek, başkalarına zarar vermek gibi her türlü kötü ve zararlı eylemi yapmaktan kaçınmalıdır. Birileri kendisine sataştığı zaman da Peygamberimizin şu tavsiyesine uymalı: “Oruçlu iken biri size sataşırsa,. ‘Ben oruçluyum’ deyin
Oruçlu insan; midesini iftarda ve sahurda haram yiyeceklerden, haram lokmadan, fazla ve lüks yemekten, israftan korumalıdır. Son zamanlarda batıdan bulaşıcı bir hastalık olarak geçen; haram yeme, çok ve lüks tüketme alışkanlığı (Oburluk) müslümanları da etkilemiş görünüyor. Bugünün müslümanları da ölçüyü ve itidali terk ettiklerinden iftar sofralarını öyle çeşitlendiriyorlar ve öyle lükslendiriyorlar ki, dersiniz ki bu ay sanki oruç ayı değil de, beslenme ve yeme ve içmede yarış ayı!.. Halbuki oruçtan maksad; çok ve lüks yiyecekler yemek, zengin ve lüks iftar sofralarında beslenmek değildir. Tam aksine oruçtan maksad; insanın, olabildiğince dünya nimetlerinden kendini ve nefsini uzak tutmaya çalışmasıdır ki, hem açlığın ve fakirliğin ne demek olduğunu anlayabilsin, hem de Rabbi için yeme ve içmede sabırlı ölçülü ve mütevazi olabilmenin en güzel örneğini gösterebilsin!.. İnsanlığın mürşidi sevgili peygamberimiz Hz.Muhammed aleyhisselam, çoğu kez bir çeşit yemekle sahurunu yapmış ve iftarını açmıştır. Hatta o büyük insan, iftarda sadece bir hurma ve bir tas su ile yetindiği günleri olmuştur. Ya bizler ne yapıyoruz?. Bir düşünün bakalım!..
Oruçlu insan; Yüce Allah’ın: Ey iman edenler! Eğer siz Allah’a gerçekten kulluk ediyorsanız, size verdiğimiz rızıkların temizlerinden yiyin ve Allah’a şükredin.(Bakara-172) İlahi emrine uymalı iftarda ve sahurda rızıkların temizinden ve helalinden yemelidir. Ayrıca Yüce Rabbimizin: “Yiyiniz içiniz fakat israf etmeyiniz. Zira Allah, israf edenleri sevmez.” (Âraf-31) uymalı israftan ve lüksten uzak durmalıdır.
Demek ki; bu bağlamda oruçtan maksad; çok ve lüks yemekler yemek, akşamları da gecelere kadar eğlenmek değildir. insanın, olabildiğince dünya nimetlerinden kendini ve nefsini uzak tutmaya çalışmasıdır ki, hem açlığın ve fakirliğin ne demek olduğunu anlayabilsin, hem de Rabbi için yeme ve içmede ve yaşamada sabırlı, ölçülü ve mütevazi olabilmenin en güzel örneğini gösterebilsin!..
Allaha ve ahret gününe inanan kimse bazılarının yaptığı hataya düşerek başka inançlara özenerek Ramazan ayını bir eğlence ve panayır ayına çevirmemelidir. Son yıllarda Ramazan Eğlenceleri adı altında düzenlenen, Selatü Selam ve ilahilerin müzikal olarak okunduğu, çeşitli oyun ve eğlence gösterilerinin sunulduğu iftar davetleri ve eğlence programları da sizi aldatmasın ve sizi oralara sürükleyerek sizi orucun manevi feyzinden ve rahmetinden uzaklaştırmasın!..
Biliniz ki, Ramazan ayı çok ve bol çeşit yemekler yeme , oyun, eğlence ve şenlik ayı değildir! Bu ay; ibadet, tefekkür, istiğfar, duâ ve yakarış ayıdır, yardımlaşma ve iyilik ayıdır. Hastaları, fakirleri, muhtaçları, yaşlıları ve kimsesizleri daha çok görüp gözetme ayıdır. Çocukları sevindirme, büyükleri hatırlama, onları hediyelerle ziyaret etme ve rızalarını alma ayıdır. Sade ve mütevazi yaşamayı öğrenme ayıdır. Niyetiniz hâlis, ameliniz Sâlih, orucunuz makbul, ömrünüz feyizli ve bereketli olsun!..






















































