ALİ İHSAN KABLAN ADALET ARIYOR
ŞEMSETTİN GÜNAY
Devletin dini olmaz diye bir söz vardır. Aslında devletlerin de bir dini vardır. Devletin dini adalettir. Şayet bir devlette Adalet zedelenmiş veya yok olmuşsa o devletin içten çürümesi başlamış demektir ve uzun süre ayakta kalması beklenemez.
Adaletin olmadığı yerde zulüm hüküm sürer ve o devlet içerisinde yaşayan insanlar mutlu ve huzurlu olamazlar. Zira zulüm döner dolaşır bir gün ondan geçinenleri de vurur.
Şimdi size bir portre anlatacağım.
Adı Ali İhsan Kablan.
Kendisi Antakya’nın Serinyol mahallesinden olup İskenderun TCDD kurumunda çalışıyor.
Birkaç Üniversite bitirmiş, sahasında çalışkan ve üretken, bulunduğu yerlere katkı sağlamaya çalışan bir insan.
Ancak klasik bürokrasiye hiç yaranamadığından üretkenliği hep kendisine çelme takılmasına neden olmuş. Zira Devlet bürokrasisi her zaman statükodan yana olduğundan her yeni düşünceye karşı çıkmış, olaya “İcat çıkarma” mantığıyla yanaşmış.
Ahmet Yesevi Üniversitesinde Yerel Yönetimler Bilim Uzmanı olarak hazırladığı tezde çarpık kentleşmeyi ele almış, bununla ilgili projeler hazırlamış ve sunmuştur. Ancak bu projelere ne yazık ki ne belediyelerden ne de diğer kurumlardan ciddi bir yanıt alamamıştır.
Bu konuyu geçtim. Asıl anlatmak istediğim konu ayrı.
Çalıştığı TCDD bünyesinde 10 Eylül 2023’te bir Güvenlik şefliği sınavı açılır.
Bu sınava giren Kablan, İstanbul dışındaki tüm illerin birincisi olarak bu sınavdan başarıyla çıkar.
Ancak bu yetmemektedir. Genel Müdürlük yazılı sınavın akabinde bir de mülakat yapıp ona göre derecelendirecektir.
Ali İhsan Kablan mülakat sınavına da girer. Ancak bu mülakatta kriterler ne ise kendisinden çok daha düşük yazılı sınavda notlar alan kimseler mülakat sonunda daha üst sıralara yerleşirken, kendisi ancak en sonuncu yani 43. Sırada yer bulabilir.
Sonuç ne mi olur?
Mülakatta kendisinden daha üst sıralara yerleşenler istedikleri yerleri alırlarken, son sıraya yerleşen Kablan, adeta sürgün yiyerek Osmaniye’ye tayini çıkartılır.
Zaten yeni bir deprem geçiren, ailesiyle konteynerde güç bela yaşam sürdüren bu insan bir de ailesinin parçalanması pahasına Osmaniye’ye gönderilecektir.
Yapılan haksızlığı tüm bölgenin vekillerine, kendi üst makamlarına ve Cimer’e bildirmesine rağmen adeta hepsinden ilgileneceğiz sözü alır, fakat herhangi bir yansıması olmaz.
Adeta başarı cezalandırılmış, ödülü sürgün olmuştur.
Şimdi ben de bekliyorum.
Bu haksızlık gerçekten telafi edilecek mi, yoksa yeni bir adaletsizlik timsali olarak hafızalara kazınacak mı.
Bekleyeceğiz, göreceğiz.
20.04.2024
























































Yorum Yazın