Reklamı Geç
Mevlüt Yanmaz Bungalov
HM yapı İnşaat Mustafa Karadeniz
HM yapı İnşaat Mustafa Karadeniz
Hatay
BIST10.914
DOLAR42.1008
EURO48.4266
ALTIN5372.0
BTC/USD101726.74
Mehmet Haşmet Kolağası

Mehmet Haşmet Kolağası

Mail: [email protected]

GELİŞME İKTİDARLARIN VE İNSANLIĞIN SONU MU?

GELİŞME İKTİDARLARIN VE İNSANLIĞIN SONU MU?

Kötü gidişe, dur diyen ve süreci gelişmeye çeviren bir iktidar yıpranır ve kaybeder mi? Bu mümkünse nedenleri ne olabilir? Bunu genişletebiliriz. Ailesine karşı görevlerini kusursuz yapan anne ve baba görevlerini ihmal etmekle suçlanabilir mi? Tabi ki bu kişilerin görevden ne anladığına bağlıdır. Bunun tanımı görecelidir ve kişiden kişiye, zamandan zamana anlamı ve beklentiler değişebilir. Bu siyasi iktidarlar için de geçerlidir. Vatandaş beklentileriyle iktidar hedefleri zaman içinde farklılaşabilir.

Yakın bir geçmişte çocuk sorumluluğu 13 yaşına kadar sadece karnı doyurma ve elbise temini ile sınırlıydı. İnsanlar genç yaşta evlenir ve yuvadan uçarlardı. Ancak günümüzde İnsanların tahsil ve askerlikleri ortalama 26 yaşına kadar sürmekte, hatta master, doktora yapma eğilimi gittikçe artmaktadır. Evlilik masrafları da bir şilte ve bir testi ile bitmiyor. Üstelik bu masrafların önemli kısmından hala ebeveynler sorumlu…

Gelişmenin üst sıralarına çıkan toplumların nüfusları azalmakta, nüfus yaşlanmakta bunun bir sonucu olarak daha geri kalmış toplumların nüfus artışıyla ortadan kaldırılmaktadırlar. Bunun önüne geçmek için milli bir ideoloji olarak çocuk ve ebeveynlerin ‘gelişme- yaşam’ standardı konusunda bir anlayış birliği için eğitilmelidirler. Burada bir engel vardır ki eğitim çoktan ailelerin ve devletin kontrolünden sosyal medya ve yapay zekanın(!) eline geçmiş durumdadır. Eğitim ordumuzda ise eğitilmeye muhtaç ve psikolojik kişilik sorunları olan insanlar azımsanmayacak kadar çok… Öğretmeni neyse çocuk odur. Bu, son dönemlerde uyumsuz z kuşağını da açıklamaktadır. Üstelik eğitimin öğretimden daha önemli olduğunu hala anlayamadık. Bence ÖSYM sorularını Milli Eğitim Bakanlığı hazırlamalıdır ve çıkacak örnek soruları da okul kitaplarında yayınlanmalıdır. Bu durumda eğitim sektöründe de istihdam sorunu yaşanacağı aşikardır. Belki de içinde bulunduğumuz çıkmaz yani istihdam gelişme ve bölüşüm arasındaki çelişki şimdi daha iyi anlaşılmaktadır.

İnsanlık tarihi çağımızla karşılaştırıldığında olağanüstü bir süreç yaşadığımız ortaya çıkar, ki bu büyük bir ivme ile değişmektedir. 1950 yılı ile günümüz teknoloji ve tüketim ihtiyaçları karşılaştırıldığında baş döndürücü bir değişim yaşandığı ve yaşanmaya devam ettiği anlaşılmaktadır. Ancak burada ‘İstihdam-Arz-Talep’ dengesinin bozulmzsı takip edildiğinde gelişmenin, gelişenin sonunu hazırladığı görülmektedir.

Temiz suyu vatandaşının hizmetine sunmak devletin anayasal görevidir. Devlet bu görevini tam olarak yerine getirirse bu sektörde çalışan yüz binlerce insan işsiz kalır ve onlarca sektör kapanır. Burada istihdamı engelleyen, devletin görevini yerine getirmemesi değil, aksine tam olarak yerine getirmesidir. İnsan talebinin dışında üretim yapan hiçbir sektörü devlet kurtaramaz. Semerci ve nalbant gibi…

Yüksek hızlı trenle insanı 400 km taşımanın ortalama yakıt maliyeti 1 TL’nin altında… Devlet daha ne kadar otobüs işletmelerini korumak için yüksek fiyatla yolcu taşıyacaktır. Yakın bir gelecekte yük taşımacılığının yüksek hızlı trenle taşıma oranı yüzde doksanlara çıkacaktır, yoksa dünyayla rekabet edemezsiniz. Bu durumda dünyada en çok kamyon sayısına sahip olan ülkelerden biri olmakla birlikte on binlerce kamyon şoförü işsiz kalacaktır. Avrupa’da yüksek hızlı trenin yaygınlaşmasıyla hava yolu şirketlerinin önemli bir kısmı iflas etmiştir. Yüksek hızlı tren ağımızın tamamlanmasıyla beklenmedik gelişmeler yaşanacaktır. En azından havayolu iç hat seferleri ve otobüs seferleri çok etkilenecektir. Maliyeti düşürme çalışmaları kazalar ve can kayıplarıyla sonuçlanacaktır. Şunu bir atasözü

gibi söyleyebiliriz, “Devletin görevini tam yapması, istihdamı düşürür. Teknoloji, istihdamı düşürür.”

Ne yazık ki olağanüstü durumlarda ne yapılması gerektiğini öğreten bir eğitim çalışması yok, olsa da bunu kabul edecek bir toplum yok. İnsanlık tarihi, egolarını tatmin etme hedefi taşıyan ve bölüşmeyi asla düşünmeyen ve her zaman haklı olduğu hipnozuna yakalanmış megalomanlarla dolu ve zamanımızı bundan soyutlamak mümkün değil. Bu durumda insanlığı çok büyük zorlukların beklediğini görürüz. Bir de buna, süreci istihbarat çalışmasıyla hızlandıran devletler, gizli yapılanmalar, yerli işbirlikçi ve hasta ruhlu megalomanlarını da hesaba katmalıyız.

İnsanlığı tehdit edecek en büyük tehlike, insanları ayırt etmeden öldürmeye programlı yapay zeka araçlarıdır. İnsanlara hizmet etmeye programlarsanız hizmet eder, yok etmeye programlarsanız, yok eder. Karşımıza, kendini geliştiren yapay zeka programlı robot varlıklar yakın bir zamanda çıkarsa şaşmayın.

Ekolojik dengeyi sağlamak için nüfusu azaltma program ve çalışmaları yapan büyük imkan sahibi kuruluşlar mevcuttur. Eğer biz memnuniyetsizlikleri körükleyen ve körükleyenlere aldanan insanlar olmaya devam edersek sonunda dünyayı amel ve niyetlerimiz cehenneme çevirecektir. Tıpkı Hülagü’nün Bağdat’ı yakması gibi dünyanın da yandığını görebiliriz ve bunda bizim amellerimiz en önemli rolü oynayacaktır. Önce uzlaşmacı olmalıyız, başkalarının da haklı olabileceğini kabul ederek dinlemeliyiz. Asgari müştereklerde birleşmeli, bardağın dolu tarafına bakmalıyız.

Temmuz/2021 verilerine göre İhracatımız yıllık bazda ilk defa 201 milyar doların üzerine çıkarak dünya ihracatında yüzde 1 payın üstüne çıkmıştır. Uzmanlar, 3-5 yıl içinde 400 milyar doları aşacak kapasitenin var olduğunu söylemekteler. Pandemi çıkmadan önce cari dengeyi kurmuştuk, (Eylül/2019) ancak dünya ticaretinin düşmesiyle birlikte 2 yıl daha cari açıkla boğuşmak zorunda kaldık. Bulduğumuz doğal gaz ve kaynaklarla birlikte artık yeni bir dönemin başlamasını umuyoruz. Buna rağmen cari fazla versek bile fiyat artış beklentisi devam edecektir, bunu önlemenin yolu İthalatla fiyat artışını engellemektir. Bu, uluslar arası yeni pazarlar oluşmasını, dünya ticaretinden daha büyük pay almayı sağlayacaktır. Cari fazla oluşması halinde değerli TL değil, düşük faiz tercih edilecek gibi görülüyor. Ama cari denge kuruluncaya kadar fiyat istikrarı siyasi istikrar için daha önemlidir.

Yerlilik oranı yüzde yüzlere yaklaşan tank, uçak, gemi gibi büyük savunma sanayi projeleri seri üretime başlamadan talep edilmiş ve bazı ülkeler avans bile ödemişlerdi. Türk sihaları şimdiden 15 ülkeye satılmış ya da satım aşamasına gelinmiştir. Şayet siyasi istikrarı kuramazsak bunların hiçbir değeri olmaz. Siyasette cadı avı bırakılmalı, devletin devamlılığı ilkesiyle bu projelere tüm siyasi partiler sahip çıkmalıdır. Biz milli idealler etrafında insanımızı nasıl toplayacağımıza bakmalıyız, bunun ilk şartı da gelir dağılımından daha adil paylaşımı sağlamak ve şeffaf bir şekilde vatandaşı her adımda aydınlatmaktır.

Bu çağda ekonomide istihdam teorisi bölüşüm teorisinin gerisine düşmüştür. Yani bunun adı bundan sonra işsizlik değildir. Bölüşüm sosyal gönüllülük projeleriyle sağlanmalıdır. Daha çok sosyal paylaşımlar, hizmet sektörü ve gönüllülük esasına göre bölüşüm projeleri geliştirilmelidir. Bunun yanında tarih boyunca güvene dayalı banknot basıp periyodik ekonomik krizler beklemek yerine mübadele aracı olarak sabit bir ölçü birimi kullanmak ekonomik hastalıkları tarihe gömecektir.

Sağlık ve Esenlikler Mehmet Haşmet Kolağası

Diva Otel

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar
Diva Otel