Ukrayna savaşı birinci ve ikinci dünya savaşlarının devamıdır.
ABD iç savaşının mağlup güneyli generali Albert (Pike) Payk’in tavsiye ettiği, iki dünya savaşı gerçekleştirildi ve küresel güçler önemli ölçüde istedikleri egemenliklerine kavuştular. Ancak zaman içinde gelişen teknoloji ve şartlar yeni hedef ve stratejiler gerektirdi, Ukrayna savaşı da bunun sonucunda gerçekleşti.
Konunun anlaşılabilmesi için 2. Dünya savaşının gizli hedeflerinin ne olduğu ve perde arkasında neler olduğunu incelememiz lazımdır. 1. Dünya savaşında Almanya mağlup olarak denizlere ve sömürgelere hakim olma idealini gerçekleştirememişti. Onbaşı Hitler, bu savaşta gizemli güçlere sahip olduğuna ve kendisinin bir görev için yaratıldığına inanmıştı. Yenilgiden sonra Alman entelektüelleri bir arayış içine girmişti. Mason teşkilatlarına benzer yapıda bazı örgütler içinde görüşmeler başlamıştı. Aslında Almanya’daki yapılanmalar 1. Dünya Savaşı’ndan önce başlamıştı. İskandinav, Anglosakson ve Rusların saf ve üstün ırka tabi olduklarına inanılıyordu. Almanlar geçmişini Mu kıtası ve sonrasında Asya’da aramışlardı. Gizemli Tule örgütü böyle ortaya çıkmıştı. Alman derin devletinin 4 önemli ismi Hitler’i bu örgüt sayesinde bulmuş ve iktidara taşımıştı. Ona verilen görev ise Rusya ile birlikte Avrasya birliğini kurmak, Asya ve Avrupa’ya hakim olmaktı. Aslında bu Avrupa Birliği’nin 2. denemesi idi. Birinci denemeyi Napolyon yapmıştı.
Hitler 1923 yılında Birahane Darbesi olarak anılan bir darbe girişiminde bulunmuş ve hapse atılmıştı. 4 önemli istihbaratçıdan biri General Karl Haushoffer; Tibet, Hindistan, Japonya ve Rusya’da ezoterik örgütlerden büyü ve metafizik ilimler almıştı. Gamalı haç ve kartal sembollerini ezoterik örgütlerden alıp Nazi Partisi’ne mal eden oydu. Büyü ve metafizik eğitimini de Rus bilim adamı Gregory İvanovich Gurdyev den aldı. Milli şair Diettrich Eckardt ile birlikte Hitler’i hapishanede ziyaret ediyorlardı, Bu süre içinde Kavgam kitabını da bu iki kişi yazmıştı. Hitler’i eğiten iki kişiden bir Dietrich Eckardt diğeri Mimar Albert Rosenberg idi. Haushoffer’ın talebesi Rudolf Hess de 3. kişi idi ve Hitlerin yardımcısı olmuştu. 4. Kişi de Tule örgütü üyesi Sebotendorf idi ve Türk vatandaşı olarak Balkan Harbi’nde Osmanlı ordusunda savaşmış, İttihat ve Teraki’nin teşkilatlanmasını sağlamıştı. İslam dininin batın yönünü en ince teferruatıyla incelemiş, Fas’ta her yıl toplanan ezoterik aşiretlerin toplantılarına özel referanslarla katılırdı. Bir baron’nun evlatlığına da layık görülmüştü. Türkiye ve Orta Doğu’da faaliyet sürdüren çok önemli bir ajan idi. Hedef anlaşılmıştı; Hitler liderliğinde Rusya ile birlikte Avrasya’yı kurmak… Alman teknoloji ve sanayisiyle Rus kaba gücü ve doğal kaynaklarını birleştirmek…
Ancak Hitler’in onlardan farklı bağlantıları ve gizli ajandası vardı, hedefinden saptığını ve Almanya’ya ihanet ettiğini bir kitapla ilk açıklayan Sebotendorf oldu. Bunun sonunda 1933 yılında tutuklandı, Türk kimliği sayesinde serbest kaldı ve Türkiye’ye kaçtı. 1941 yılında Hitler Rusya’ya savaş açtığında Rudolf Hess bir uçakla İngiltere’ye gizli olarak barış görüşmesi için gitti. Ancak tutuklanarak hapse atıldı, 1987 yılında ölünceye kadar olay gizli tutuldu!!! Eckart 1925te sağlık sebepleriyle daha önceden ölmüştü.
Karl Haushoffer’ın oğlu 1944 yılında Hitler’e suikast düzenlemiş, ama muvaffak olamamıştı. İdam edildiğinde cebinden şu not çıkmıştı; “Babam kötülüğün sesini duymadı, Şeytan’ı dünyaya saldı.” Son barış şansını da 1944 yılında Almanya kaybetmişti.
Karl Haushoffer Asya’da aldığı eğitim ve yemin nedeniyle 1946 yılında, mahvolmuş Almanya’da karısını öldürdükten sonra harakiri yaparak intihar etmişti.
Kitabı Mukaddes Zekeriah bölümünde: “Ve tanrı dedi: Ve gün gelecek onların iki bölümü yok olacaklar bütün topraklarda, ama üçüncüsü hayatta kalacak.
“ Ve ulusların arasından çıkaracağım ve bütün ülkelerden toplayıp bir araya getireceğim ve kendi topraklarınızı vereceğim. (Ezekiel 36/24)
Stalingrad yenilgisinden sonra Gobels Hitler’e haykırıyordu: “Anlamıyor musunuz? Evrensel anlayış yenildi, ruhsal güçler yeniliyor. Hüküm saati geliyor, tüm insanlar acı çekecek ve çekilmeli…” Hitler cevaplıyor: “Yeterince kayıp verilmedi!” Berlin düştüğünde dahi metroya sığınmış 300 000 Alman için metroya su basılmasını emretmişti. Hitler Yahudi mi? Yoksa gizli örgütlerce görevlendirilmiş miydi? Bu soruların cevabını almak bu çağda sadece birkaç dakikanızı alır. Ama ben asla bir Yahudi aleyhtarı değilim ve onların da kullanıldığına inanıyorum. İnsanın şeytanla hesabı…
Bütün bunları şu anda yaşadığımız Ukrayna-Rusya savaşına ışık tutmak için yazdım. Peki, bu savaş neyi getirdi. ABD baskısından kurtulmak isteyen bir AB ve Rusya ile Avrasya Birliği’ni hafızasında tutan bir Almanya derin devleti var. Almanya 2. Defa buna teşebbüs etmemeli, çok zarar görebilir! Rusya ile Avrupa’nın arasının açılması ve Nato’nun yeniden toparlanması lazımdı ve gerçekleşti. Devlet yönetmek ve uluslar arası siyaset böyle bir şey işte. Sadece uyanık olmak gözleri ve kulakları açık tutmak yetmez, sadece savaşa hazır olmak ta yetmez, en çok derin akıl ve strateji lazım. O zaman emir de almazsınız.
Beni en çok üzen ise Rus milletini esir alan Deli Petro vasiyeti!; “Rusları sürekli savaştır, başlarını belaya sok!” Bence Ruslar da artık onun Büyük Petro değil, Deli Petro olduğunu anlayınca bu esaret biter. Ama Putin daha da ötesine gidiyor, zira Deli Petro; “Zayıf görürsen çök, güçle karşılaşırsan dur” Demişti. Putin’nin durmaya niyeti yok, umarım önceki savaşın tekrarı olmaz. Ruslardan nefret etmiyoruz, diğer milletlerden de ayırmıyoruz, ama en ağır silahlarla paramparça edilen bebekler, kurşuna dizilen siviller, tamamen enkaza dönüşen şehirler… 500 yıldır en büyük zararı Türkler, Müslümanlar ve masumlar gördü ve hala görmekteler. Onlara yakın olan Deccal’a yakın oldu, onun için Ruslar bile Ruslar’dan kaçıyor. Bir yerde durmayı bilmek Ruslara da iyilik yapmaktır. Biz de savaşçı bir milletiz, ama biz savaş kurallarına ve dinimizin sivil hassasiyeti için uyarılarına harfiyen itaat ederiz.
Yorum Yazın