HAYATIN AKIŞINA BIRAK KENDİNİ
Hayat;
Bazen düşündüğümüzden daha karmaşık, bazen de sandığımızdan daha basit bir yolculuktur esasında.
Kimi zaman her şey planladığımız gibi gider, ama çoğu zaman işler hiç de umduğumuz gibi olmaz. Bir bakmışız ki, kendimizi hiç hayal etmediğimiz bir yerde, hiç beklemediğimiz duygular içinde bulmuşuz.
İşte tam da o anlarda hayat bize sessizce bir şeyler fısıldar: "Bırak kendini akışa, Yaradana guven"
Hayatı bir nehire benzetirim hep. Bir nehir nasıl ki kaynağından doğar, bazen dingin bir şekilde akar, bazen de önüne çıkan engellerle coşup taşarsa, biz de öyleyiz aslında.
Hayat bizi bazen yavaşlatır, bazen hızlandırır, bazen de bir kayanın önünde durdurur. Ama her ne olursa olsun, tıpkı o nehir gibi biz de yolumuzu buluruz sonunda. Belki hemen değil, belki kolay da değil ama bir şekilde o yol açılır önümüzde.
Zorluklar;
Ah o zorluklar. Bazen öyle ağır gelir ki insana, nefes almak bile zorlaşır. Bir çıkış yolu arar dururuz, ancak hiçbir ışık görünmez o karanlığın içinde.
İşte o anlarda kendimize sormamız gereken en önemli soru şudur: "Bu yaşadığım şey, bana ne öğretmek istiyor?" Çünkü hayatta hiçbir şey sebepsiz değildir. Her acı, her kayıp, her hayal kırıklığı aslında bir öğretmendir. Bizi daha güçlü, daha sabırlı, daha olgun yapar. Ama bunu görebilmek için bazen bir adım geri çekilip büyük resme bakmak gerekir.
Bu bakış tefekkürdür esasında, "nerden geldik,niçin geldik, nereye gidiyoruz" sorularını kendimize sormak ve en önemlisi "biz başı boş değiliz" diyerek olaylara yeniden bakmaktır.
Sabır;
Hayatın bize sunduğu en büyük sınavlardan biridir sabretmek. Ancak sabır, sadece beklemek değildir. Sabır, beklerken içsel olarak büyümektir. Kendine güvenmektir, Yaradana inancını kaybetmemektir.
Çünkü biliriz ki, her karanlık gecenin bir sabahı, her uzun kışın bir baharı vardır. Yeter ki inancımızı yitirmeyelim.
Bir an dur ve düşün, bugüne kadar yaşadığın onca zorluğun üstesinden nasıl geldin?
O zaman da "Bu işin içinden nasıl çıkacağım?" diye düşündüğün anlar olmadı mı? Bak şimdi işte buradasın. Demek ki güç sandığından daha derinlerde, daha büyük bir yerlerde.
Belki o zaman farkında bile değildin ama o güç seni hep ileriye taşıdı.
Hayatın en güzel tarafı da budur zaten. Biz farkında olmadan bile içimizde bir umut taşırız. Kimi zaman küçücük bir ışık, kimi zaman bir dostun sözü, kimi zaman da bir duanın sıcaklığıyla yeniden yeşeririz. Ve bir bakmışız ki, düştüğümüz yerden daha güçlü kalkmışız.
İşte bu yüzden diyorum ki, hayatın akışına bırak kendini. Yani tevekkül et diyorum esnasında.
Her şeyi kontrol edemezsin, zaten etmemelisin de. Bazen bırakmak, teslim olmak, hayatın seni götürdüğü yere güvenle adım atmak en büyük cesarettir. İnancını, sevgini, umudunu kaybetme. Çünkü insan kalbiyle yürüdüğünde, yollar açılır, kapılar aralanır ve hayat şekillenir.
Unutma, nehirler de en güzel denizlere ulaşmak için bazen taşar, bazen yön değiştirirler. Bununla beraber en sonunda o sonsuz mavilige kavuşurlar. Sen de kendi yolculuğunda, her ne olursa olsun, o güzel denizlere ulaşacaksın.
Yeter ki vazgeçme, inan ve her halinle iste; Dualarınla. çalışmalarınla, hal ve kal dilinle iste...
Sevgiyle, umutla ve huzurla kal. Çünkü sen buna layıksın.
Her şey bütünün hayrına olsun.
Eyvallah.
























































Yorum Yazın