HİÇLİK
İnsanın en büyük zaafı, kendisini vazgeçilmez sanmasıdır. Çoğu kişi, saygı ve beğeni görmek için makamın, gücün, servetin peşine düşer. Yıllarını harcar hırsla.. Oysa bu dünyada kalıcı olan hiçbir şey yoktur. Dün zengin olan bu sabah fakir uyanabilir, sağlıklı olan bir anda hastalanabilir, güçlü olan bir günde güçsüz kalabilir. Korona döneminde küçücük bir virüsün bile bütün insanlığı nasıl aciz bıraktığını hep beraber gördük.
Gerçek olgunluk sahibi insan ise büyüklük taslamaz. Hiç kimseye yukarıdan bakmaz, küçümsemez. Çünkü bilir ki, kimse kimseyi hor görecek kadar büyük değildir. Bugün küçümsediği kişi, yarın onun en büyük sınavı olabilir.
Mevlânâ’nın şu sözünü hatirlayalım :
“Kendini hiçe saymazsan hiçlikten kurtulamazsın. Kim benliğinden kurtulursa, herkesin dostu olur. Nakışsız bir ayna gibi berraklaşır, her şeyi yansıtır.”
Nasreddin Hoca’ya bir gün:
“Kimsin sen?” diye sormuşlar.
“Hiç kimseyim” demiş Hoca.
Soruyu soran adama " Ya sen kimsin?" Diye sormuş Hoca.
Adam kabararak, “Ben mutasarrıfım” diye cevaplamış.
Hoca yine sormuş: “Sonra ne olacaksın?”
“Vali.”
“Peki sonra?”
“Belki vezir.”
“Sonra?”
“Sadrazam.”
“Ya en sonunda?” diye üstelemiş Hoca.
Adam duraksayıp başını eğmiş: “Hiç…”
Hoca tebessüm etmiş:
“İşte ben şimdiden senin sonunda varacağın yerdeyim: hiçlik makamında.”
Bu hikâye bize şunu anlatır: İnsan, ne kadar yükselirse yükselsin, yolun sonunda herkesin varacağı yer aynıdır.
O yüzden böbürlenmek boşuna, kibir manasızdır.
Herkesin bildiği gibi "Hayat bir merdivene benzer. Çıkarken insanlara selam vermeyi unutan, inerken yalnız kalır."
Büyüklerimiz boşuna söylememiştir: “İnsan, ne oldum değil; ne olacağım diye düşünmeli.”
O hâlde asıl hedefimiz; hırsa kapılmadan, baki âlemi unutmadan, ailemize kenetlenerek ve insanların kalbine dokunarak yaşamaktır. Çünkü gerçek makam, kalplerde yer edinmek ve bu dünyada güzel bir iz bırakmaktır.
Her şey bütünün hayrına olsun.
Eyvallah.
























































Yorum Yazın