İNSAN AMA NASIL İNSAN
“ Aklın süsü dildir, dilin süsü söz.
İnsanın süsü yüzdür, yüzün süsü de göz” Yusuf Has Hacip
Sevgili okuyucularım yukarıdaki ifadeyi Yusuf Has Hacib’in ‘Kutadgu Bilg’ isimli meşhur eserini okuduğum lise yıllarımdan bu yana dilimden hiç düşürmedim. Her fırsatta, yazılarımda okuyucularımla, konferans ve seminerlerimde dinleyicilerimle paylaştım, bundan sonrada yeri geldikçe paylaşacağım inşallah.
Biz insanları diğer canlılardan ayıran birçok hasletimiz olduğu hepinizce bilinmektedir. Bu hasletlerin en belirgini akla sahip olmamızdır. İnsanoğlu ne kadar çok akıllıysa dilini o kadar güzel kullanır. Çevresindekileri kırmadan, üzmeden meramını anlatır. Aklını, kullandığı dili ve sözleriyle öyle ortaya koyar ki dinleyenleri mest eder. Yüzündeki tebessüm, gözlerindeki ışıltı; dilini ve söylediklerini daha etkili kılar. Işıldayan gözlere sahip olmayan bir yüz ve akıl süzgecinden geçmemiş hiçbir söz, sahibinde muhataplarına da bir şey kazandıramaz.
Günlük hayatımızda gülen yüzle, ışıldayan gözlerle, akılımızı ortaya koyan sözlerle etrafımızı selamlamalı, muamelelerimiz de aynı güzelliklerde olmalıdır. Zorlaştıran ve korkutan olmamalıyız. Toplumda emin bilinmeli, gerektiğinde emanet bırakılan biri olabilmeliyiz.
Adımız geçtiğinde “o beyden yada o bayandan zarar gelmez” dedirtebilmeliyiz. İnandığımız gibi yaşamalıyız. İnancımızın gereği olan ibadetler kadar; günlük hayatımızda insanlarla olan ilişkilerimizin de bize sevap yada günah kazandırdığını unutmamalıyız. Biz sadece kendimizi temsil etmekle kalmıyor; mesleğimizi, meşrebimizi mensubu olduğumuz camiayı hatta milletimizi temsil ettiğimizi aklımızdan çıkarmadan yaşamalıyız. En büyük projemiz olan Hayat projemizi gerçekleştirirken, her zaman örnek ve önder almaya gayret etmeliyiz. Hayatımıza gün katamayız ama elimizi hayatlara katabiliriz. İyi niyet en büyük sermayemiz olmalı, ön yargılarımızdan kurtularak sevgi kahramanları olmaya gayret etmeliyiz. Maharet; tahammül etmek değil birlikte yaşamaktır. Bu kültürümüzü geliştirmeli bizden sonraki nesillere de bu anlayışı aktarmalıyız. Mozaik değil, ebru olabilmenin farkını yaşamalı ve yaşatmalıyız. Ebru ile mozaik arasında çok büyük mantıksal farklar olduğu malumunuzdur.
Bize nasıl davranılmasını istiyorsak öyle davranmalı, nezaketi alışkanlık haline getirmeliyiz. Dedikodudan uzak, sevgi ve saygı dolu günler geçirmenizi dilerim efendim. Her şey gönlünüzce olsun, Eyvallah..
Hidayet ŞİŞKİN






















































