SESSİZLİĞİN ŞİFASI
Sevgili dostlar,
Bazen içimizdekileri paylaşmak isteriz ama dinleyecek kimseyi bulamayız. İşte o anlarda yapmamız gereken şey, sessiz ve sakin bir köşeye çekilmektir. Birkaç derin nefes alıp bedenimizi ve zihnimizi rahatlatmak, en güzel başlangıçtır.
İçindekileri anlatmak istemiyorsan da bu bir seçimdir, saygı duyarım. Ancak şunu bil ki, paylaştığında ruhun hafifler, yüklerin azalır. Kendini tükenmiş hissedebilirsin; ama aslında tükenmedin. Yaşadın, öğrendin ve dönüştün.
Zihnini bir deniz gibi düşün. Bazen dalgalar yükselir, bazen dinginleşir. Ama unutma, o denizin kaptanı sensin. Artık düşüncelerine sınır koymanın, geçmişinle barışıp vedalaşmanın zamanı geldi. Çünkü ağzımızdan çıkan her kelime, zihnimizden geçen her düşünce, kaderimizi şekillendiriyor.
Hayatta “asla” dediğimiz şeylerin, bir gün “keşke”ye dönüşebildiğini fark ettin mi? O yüzden suskunluğun da kıymetini bil. İçsel sessizliğe sığınmak, ruhuna iyi gelecektir.
Hayat, bize derslerini her gün fısıldıyor. Bazen yollar ayrılıyor, bazen vedalar yaşanıyor. Üzülme, bu sadece hayatındaki bir rolün tamamlandığını gösteriyor. Bırak gitsin. Affet, kabullen ve yoluna devam et. İçinde tek bir ağırlık kalmadan, heyecanınla ilerle.
Unutma: Bir gün herkesle vedalaşabiliriz. Buna hazır olmak, insanı özgürleştirir. Affetmek ise ruhu arındırır, hafifletir. İşte o zaman şöyle diyebilirsin:
“Hiçbir şeye sahip değilim. Sadece var oluyorum. Şükürler olsun Yaradanıma.”
Bunu hissettiğinde sen de hiçliğin tatlı huzuruna dalmak üzeresindir dost..
Ve eğer tüm bunlara rağmen zorlanıyorsan, bir uzmandan destek alabileceğini hatırla. Çünkü hayat, paylaşıldıkça ve anlaşıldıkça güzelleşir.
Her şey bütünün hayrına olsun.
Eyvallah.
























































Yorum Yazın