DÜNYA NEREYE GİDİYOR
Değerli dostlar!
Gün geçmiyor ki bir yakınımızın ölüm haberini almayalım.2020 yılında kendim belki 100'e yakın tanıdığımın ölüm haberini aldım
Ben ömrümde böyle bir zaman dilimi görmedim.
İnanın taziyeden yorulduk, cenaze haberinden yorulduk ölümlere üzülmekten harap ve bitap bulduk.
Ya kıyameti yaşıyoruz ya da kıyamete yaklaşıyoruz.
Ne yazık ki ölümler artık sıradanlaştı ve artık ölümleri kabullenir olduk.Elbette ki ateş düştüğü yeri yakıyor ancak ölümler eskisi kadar dehşet vermiyor ve hafızalarda yer etmiyor.
Gidenin imtihanı bitiyor kalanlarınsa devam ediyor.
Peki bize düşen vazife nedir?
Kendimizi ölümlerle hırpalamak mı yoksa üzerimize düşen imtihanı hakkıyla yerine getirmek mi?
Ölenle ölünmediğıne göre hayatımızı sil baştan sorgulamalıyız.
Biz bir yerde hata yapıyor muyuz yakınlarımız bir yerde hata yapıyor mu,bizden güç ve destek alan insanlar bir yerde hata yapıyor mu?
Kendi hayatımızın eksiklerini tamamlayıp yakınlarımızı uyara biliyor muyuz?
Tarihe baktığımızda helak olan kavimlerin birkaç özelliğini görüyoruz:
Birincisi adaletsizlik ve zulüm ikincisi yetimi, fakir fukarayı ihmal etmek, üçüncüsü cinsel sapıklıklar.
Bunların hiçbirinin günümüzde olmadığını iddia edebilir misiniz?
Elbette ki hayır.
Ama içinizden şu soruyu sorar gibi olduğunuzu hissediyorum.
Ben bunların üçünden de uzağım.
Ne yazık ki Lut  kavminde de iyi insanlar vardı ancak onlar da helak olmaktan kurtulamadılar.
Onların hatası kötülüklere sessiz kalmaktı.
Kötülüklere sessiz kalmak kötülüğe destek olmaktır.
Peki hayatımızı düzene koymazsak ne olacak.
Benim korkum daha büyük felaketler kapıda.
Umarım yanılırım..
Yaşadığımız dünyayı karanlıklardan kurtarmak   istiyorsak mazlumların haliyle hemhal olmak ve dünyayı karanlığa götüren her oluşuma itiraz etmek zorundayız.
"Dicle kenarında bir kurt kapsa koyunu
Adli ilahi ömer'den sorar bunu" 
Anlayışının neresindeyiz?
 Her vicdan kendini bu anlayışla test etmeli.
 Fazla söze ne hacet?
Necati Daştan.
Yorum Yazın