Reklamı Geç
Haas Taş Sanatları
HM yapı İnşaat Mustafa Karadeniz
Diva Otel
Hatay
BIST10.837
DOLAR42.0751
EURO48.7444
ALTIN5410.7
BTC/USD109886.27
Necati Daştan

Necati Daştan

Mail: [email protected]

VİCDAN ÜZERİNE BİR DENEME SORULAR

VİCDAN ÜZERİNE BİR DENEME

SORULAR

Vicdan nedir?
Her insanda vicdan var mıdır?
Vicdanın dinle ilişkisi nedir?
Dindar insanlar daha mı vicdanlıdır?
Vicdan kiminde fazla kiminde az mıdır?
Vicdanı neler körleştirir?
Körleşen Vicdanı tekrar diritmek mümkün müdür?
Vicdan neden herkesi kötülüklerden korumaz?

*
Vicdan kelimesi, ‘vecede (bulmak)’ kökünden geliyor.

Vicdan, hakikatin sesini duymak, hakikat-i keşfetmek ve nefsin ve benliğin yapmış olduğu yanlışların farkına varmaktır.. Bir başka ifade ile kaynağı manevi olan deruni bir iç sesimizdir.
Vicdan İnsan vücudunun Allah'a en yakın olduğu bir karargahtır.Vicdana ne aklın ne nefsin ne de duyguların hükmetme imkanı yoktur. İnsanın birkez başlis olan vicdan azabını susturmaya gücü yetmez..

Vicdan içimizde bir nüve...

Vicdan bir nevi insanın içindeki 3. Gözdür. Hakemdir, hakimdir, murebbidir..insanı yaptığı hatalarından dolayı sorgular, eleştirir, yargılar, pişmanlığa sevk eder ve aynı hatayı tekrar işlemesinin önüne geçer.

İsviçreli eğitim bilimci, tıp ve felsefe doktoru Hans Zulliger, ‘Çocuk Vicdanı ve Biz’ isimli kitabında çocukluk yıllarında vicdan oluşumu, vicdan çatışmasına yol açan nedenleri, itirafın zorluğu, kendi kendini cezalandırma gibi konuları ilk kez ele alan uzmanlardan biri (1960). Zulliger’in kitabında vicdan mekanizmasını en çok olumsuz etkileyen durumun ceza olduğu anlatılıyor. Sebebini ise şöyle açıklıyor yazar: “Biz çocukları eğitirken pek çok cezalandırma yöntemine başvururuz. Vicdan gelişimine böylece çok zarar veririz.

 Acele cezalandırmalarla çocuğun vicdanında hesaplaşmaya koyulmasını, bu yolla içindeki ahlaki yargı organında (vicdan) mükemmelleşmeye gitmesini önleriz. Çünkü çekilen cezadan sonra kişinin vicdanı olaya kapanır, kefaretini ödemiştir artık ve daha

New York University’de lisans ve yüksek lisans eğitimi almış Klinik Psikolog Reyhane Dağlar, cezaların çocuğu sertleştirdiği, ödeşmişlik hissi vererek rahatlattığı görüşünde: “Cezayla bir sonraki hatayı işlemesini önleyecek pişmanlığı alırsınız çocuğun içinden. En büyük ceza, verilmemiş cezadır. Kişinin vicdanı içten içe yanar. Vicdan işlevselse döner dolaşır adaleti bulur. Anne-babalar, eğitimciler çocuğa yönelip ‘Bu davranış yanlıştı’ dese ve onu içindeki sesle yalnız bıraksa. Vicdan bu işi başarır, doğruyu bulur. Allah mekanizmayı kurmuş. Aksi her uygulama vicdanı sakatlıyor.” 

Prof. Dr. Kemal Sayar, ‘Yavaşla’ kitabında hayatımıza dair önemli noktalara temas ediyor: “Saplantılı zaman hastalığı bize hiç vaktin kalmadığını, acele etmemiz gerektiğini telkin ediyor. Bu aslında varoluşsal bir hastalığın habercisi. Tükenmişliğin son demlerinde insanlar, kendi mutsuzluklarından kaçmak için hızlanır. Hatırlamak istemediğimizi hızlanarak unuturuz. Hızla gelen duygusal uyarı bolluğu, insanın dikkatini çeler ve onu kendi kırılganlığını fark etmekten alıkoyar. Telaş hayatı daha da yüzeysel kılar. Hız hayatı eksiltir. Yavaşlamak, anın keyfini çıkarmayı bilmektir. Ancak yavaşlayarak içimize bakabilir, hayatla konuşabiliriz.” diyor.

Hızın çocuk dünyasına verdiği zarari uzmanlar şöyle ifade ediyorlar: “Çocuk hızlı yaşamaya başladığında algılaması körelir. Bu hissetmeyi azaltır. Hissiyatı azalmış kişinin duygu dünyası yeterince hassas değildir. Duyarsızlaşma yavaş yavaş başlar. Anne-babalar evde çocuklarına sakin, gürültüden arınmış ortamlar hazırlamalı. Ancak o zaman yavaş, hissederek hareket edebilirler. Ebeveynlerin evlatlarına bırakacakları en önemli miras hassas bir vicdana sahip olmalarıni temin etmeleridir

Vicdan, duymayla çok alakalı. Dolayısıyla duyarsızlığın beraberinde hissedememe, empati kuramama, acımama, damak tadı ile koku hissinin yok olması şeklinde belirtiler sizde ya da çocuğunuzda varsa vicdanınızın sesi artık kısılmış demektir. Klinik Psikolog Reyhane Dağlar, çocuk üzerindeki değişikliklerin basit bir gözlemle bile anlaşılacağı kanaatinde: “Çocuk vicdanının kaybolma süreci önemlidir ve bunun hissi muhakkak anneye ulaşır. Vicdansızlığa doğru giden birinin göz teması kaybolmaya başlar. Görmek hissetmeyi de beraberinde getirir çünkü. Hissetmemek için bakmaz. Anne ‘Bu çocukta bir şeyler var; bakışı, konuşması değişti, saygısızlaştı, hiç yanıma gelmiyor’ diyerek hisseder. Bahaneler başlar. Ardından da kardeşine, arkadaşına, hayvanlara, eşyaya zarar verir, pişmanlık duymaz, acıya tepki vermez, etrafındaki herkese kendini kapatır.”
topluma emanet öğretilemezdi.

-Vicdan nüve şeklinde her insanda var. Onu nasıl geliştirip besleyeceğiz? 

Doğduğumuz andan itibaren aslında bizde insanlık çekirdeği var. Kul Allah’ın suretinde yaratılmış. Bunu Esmâ-yı Hüsnâ’dan biliyoruz. Allah’ın isimleri aynı zamanda ahlak ilkelerimiz. Bu nüve kendi başına da bir ölçüde gelişebilir. Mesela kişi inançsızdır ama merhameti, sabrı kendinde geliştirmiştir. 

Vicdan her insanda eşit midir?

Her insanda vicdanın bir çekirdeği vardır Ancak her insanın vicdanı aynı derecede hassas değildir nasıl ki bir kolumuzu çalıştırdıkça kolumuz güçlenir, aklımızı çalıştıkça aklımız keskinleşir. Vicdan da aynen böyledir vicdanı hareketi geçirerek onu besleyerek ve onu çalıştırarak onu daha da hassas ve Keskin bir hale getirebiliriz .

Bu da duyma, düşünme, algılama ve hissetme ile mümkündür eğer insan olayları hızla geçiyor ve takip edemiyorsa insanların gözlerine bakamıyorsa konuşmalarin ardındaki gerçeği inceleyemiyorsa ve durup düşünmüyorsa sürekli yaptığı işlere odaklanıyorsa ve kendi menfaatini ön plan susuyorsa vicdanıın hassaslaşmasını bekleyemeyiz.

Vicdanı neler körleştirir?

Her şeyden önce ailede ki yapılan yanlışlıklar vicdanı köleleştirir anne baba ilişkisi Güven ilişkisi, ailedeki sevgi yoksunluğu vicdanı köle
körleştiren hususlardır. Akabinde eğitim sistemi gelir eğer verilen eğitim sisteminde ahlak, vicdan, ruh, bilinç  gibi kavramlar öğretilmemişse O insanda vicdanın gelişmesi beklenemez.

Bunun yanında yaşadığımız toplumun duyarsızlığı da vicdanı körelten ya da geliştiren enstrümanlar arasındadır.

Siyasi kamplaşmaların ve kutuplaşmalarin ve siyasi tartışmaların bu kadar sert olduğu ülkemizde vicdanların bu durumdan etkilenmediğini söylemek mümkün değildir.

Karşı taraftaki rakip parti içindeki insanların yaptığı iyilikleri dahi görmeyen Kendi partisindeki hataları iyilik gibi gören bir insanın vicdanın köreldigini  söylememek  mümkün değildir.

 Bu kutuplaşma dan bir an önce çıkmamız gerekiyor aksi takdirde karşı taraftaki insanlara acımanın onlara merhamet etmenin imkansız olduğu algısı oluşuyor Bu takdirde vicdanda bir körelme başlıyor şayet şahıs rakip partiye mensup biri ise ona acımanın yanlış olduğu onu her türlü insani yardım dan mahrum bırakmanın meşru olduğu gibi bir algı oluşmaktadır Bu da vicdanı maalesef köreletmektedir.

Dindar insan daha mı vicdanlıdır.
kanaatimizce göre burada konuyu ikiye ayırmak gerekiyor İslam'ın özüne varmış tahkiki imanı bulmuş insan eygamber ahlakı ile ahlaklanmak II için gerçekten mükemmel bir vicdana sahiptir Ancak henüz dinin özüne varmamış taklidi imandan öteye geçememiş riyakarlık içerisinde Hayat sürdüren bir insandan vicdanlı olmasını beklemek bizi yanılgıya sevk edebilir zaten günümüzdeki en büyük problemlerden biri budur yaşantısıyla Müslüman gibi yaşayan bir insanın vicdansızca bir hareket yapmasına insanlar anlam verememekle ve bunu İslam dininin bir kusuru gibi algılamaktadırlar.

Peki son soru:
 vicdanı olan bir insan nasıl kötülük yapabiliyor?

Vicdanı körelten bir başka husus bahaneler bulma ve yapılan yanlışlara bir meşruiyet algısı oluşturmaktır insan aklınca yaptığı kötüye bir kılıf bulur ve bu kötülüğü vicdanını rahatsız etmesinin önüne geçer

Bir zamanlar kendini döven bir babanın oğlunu dövdüğünde nasıl olsa onun babası da beni dövmüştü O yüzden ben de bunu dövebilirim şeklindeki bir yanılgı vicdana  sahte bir kılıf bularak meşruiyet algısına sokmaktır.
.
Bu durum vicdanın bir süre duyarsız kalmasına ve harekete geçmesine engel olmaktadır. Zaten suç işleyen insanlar kendilerini bir meşruiyet algısı oluşturarak suçları rahatlıkla işlemektediler. .

Bir mafya lideri parayı illegal yoldan kazanan birini gasp ederken parayı nasıl olsa illegal yoldan kazanıyor buradan biz payımızı almamız gayet normal şeklinde sahte bir bahane ile vicdanlarını bypass ederek susturabilmektedirler.

İnsanların vicdanlarını duyarsızlaştıran bir başka faktör ise ülkedeki hukuk sistemine ve adalete güvenmemektir.

Adaletin olmadığı bir ülkede insanlar yaptığı kötülüklerin  haklı bir nedene dayandığını ve adaletin yetersizliği sebebiyle kendilerine böyle bir hakkın doğduğu algısına düşebilmektedirler.
İhkak-ı hakkın yaygınlaşması sebeplerinden biri de budur.

Necati Daştan

Diva Otel

Makale Yorumları

  • Barış KIZILKAYA17-09-2020 09:45

    Vicdan bireysel olduğu kadar toplumsaldırda.Bireyde var olduğunu var saydığımız Vicdan, o bireyi var eden ve ona hukuki bir neden kazandıran toplumda da vardır.Necati hocam'ın yazısında da önemle belirttiği gibi insanların vicdanlarını duyarsızlaşması.Vicdanların körelmesi ve bu körelmeye farklı bahaneler bularak.Yaptığı yanlışı savunmasına yol açıyor.

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar
Atlı spor Kulübü Yusuf Yener