Dinin Gölgesinde Dindarlığın Gösterisinde
Hayatımda önemli yerlere sahip az şahsiyet vardır. Şüphesiz onlarında içinde en kıymetlilerden biriside Enbiya hocamdır. Sosyal medya kanallarında bir paylaşım yapmıştı muhterem hocam. Bende o yazdığı bir cümleden derin anlamlar çıkararak bu köşe yazısını kaleme almaya niyet ettim. Allah hayrına muhterem hocamla beni müşterek kılsın.
Son yıllarda İslamcı hareketlerin toplumsal etkisinin zayıfladığına ve özellikle gençler arasında itibar kaybına uğradığına sıkça şahit oluyoruz. Bu durumun arkasında birçok sebep sayılabilir; ancak iki temel mesele dikkat çekicidir: temsiliyet sorunu ve dinî tartışmaların seviyesizce kamuoyunda yürütülmesi. İslamcı hareketlerin önemli bir kısmı, dini temsil ettiklerini iddia etseler de, davranışları ve söylemleriyle toplumda bir güven sorunu oluşturuyor. Siyasi ikbal uğruna değerlerinden ödün veren, dün söylediğini bugün inkâr eden veya topluma üstten bakan bir üslup sergileyenler, temsil ettiklerini iddia ettikleri dini değil, yalnızca kendi çıkarlarını yansıtıyorlar. Halk, söz ile hâl arasındaki uçurumu gördüğünde, doğal olarak samimiyeti sorguluyor. Unutulmamalıdır ki, İslam’ın en güçlü tebliği sözle değil, örnek ahlakla olur. Peygamber Efendimiz (sav) hiçbir zaman halkın gönlüne zorla girmemiş, bilakis dürüstlüğü, adaleti ve tevazusuyla insanların güvenini kazanmıştır. Bugün İslamcı hareketlerin başarısızlığının temelinde, işte bu Peygamberî temsil ahlakının zayıflaması yatmaktadır.
İkinci önemli mesele ise dinî meselelerin seviyesiz bir şekilde kamuoyunda tartışılmasıdır. Sosyal medyada veya ekranlarda her meseleyi uluorta tartışan bazı ilahiyatçılar ve dinî figürler, İslam’ın derinliğini ve vakarını zedelemektedir. İlmi meselelerin herkesin önünde, üstelik kırıcı bir üslupla tartışılması, gençlerin gözünde dini bir hakikat arayışından ziyade bir kavga arenasına dönüştürüyor. Geçmişte İslam âlimleri, ihtilaflı konuları bir usul çerçevesinde ve ilmi mahfillerde tartışırdı. Halkın önünde ise birliğe, kardeşliğe ve ortak değerlere vurgu yapılırdı. Oysa günümüzde, reyting uğruna yapılan tartışmalar, dini bir bilgi kaynağından çok polemik malzemesi hâline getirmiştir. Sonuç olarak, gençlerin zihninde İslam bir çözüm değil, çatışma kaynağı olarak görülmeye başlanmıştır.
İslamcı hareketlerin yeniden itibar kazanabilmesi için önce temsil krizini çözmeleri gerekir. Öncelikle, sözleri ile amelleri arasında güvenilir bir bağ kurmalı, İslam’ın ahlaki ilkelerini yaşantılarında göstermelidirler. Bunun yanında, dinî tartışmalar ciddiyet ve vakar içinde, ehil ilim meclislerinde yürütülmeli; kamuoyunda ise gençlerin kalbine umut aşılayan, birleştirici bir dil kullanılmalıdır.
Sonuç olarak, İslam toplumlarında başarı, sadece söylemlerle değil, örnek bir duruş ve hikmetli bir üslupla mümkündür. Çünkü İslam’ın itibarı, onu temsil ettiğini iddia edenlerin ellerinde değil, hâl ve kal birlikteliğiyle gönüllerde yeniden inşa edilecektir.
16.02.2025
Muammer Gezer
Yorum Yazın