EKRANIN GÖTÜRDÜĞÜ YERE GİTMEK
 
“Bu millet iyidir yalnız bir kusuru var çabuk unutur.” diyen Sultan Abdülhamid Han’ı anımsıyorum son günlerde. Atalarımız ne güzel söylemiş gerçekten, nasıl da doğru tespitlerde bulunmuş. Daha birkaç gün önce Sıla Şentürk’ün cinayetiyle çalkalanan ülkemiz, hak arayan, sorgulayan, savunan insanlarımız, Tarkan’ın bir şarkısı ile nasıl da unutuverdi küçücük Sıla’yı ve acısını...
 
Daha birkaç hafta önce Migros depo çalışanlarının grevine bir iki gün destekler yağdırıp sonrasında unutuvermişken, şu an ise klavyeli insan hakları savunucuları, otobüste elleri kelepçeli, gözyaşını silen Gülabi Aksu’nun sosyal medyada yayılan fotoğrafı ile Migros’u, Anadolu Holding’i, Tuncay Özilhan’ı ve onun nezdinde büyük şirketlerin patronlarının hepsini hakaretler ile halkı boykota çağırırken kimse bu tepkiden çekinmiyor. Öyle ki boykota uğrayan taraflar da biliyor bunun kararlı bir duruş olmayacağını, birkaç güne yeni bir gündem ile unutulup gideceğini.
 
Söz ettiğim şey bu tür durumlarda sessiz kalınması yahut da hiçbir şey yapılmaması değil tabii ki. Fakat yarın Migros’ta sütü 4 liraya, pirinci 8’e,makarnayı 3 liraya indirdik deseler ortada devam eden bir boykot olacak mı acaba ?
 
Böyle devamı olmayacak 3-4 günlük boykotlar kişisel olarak iç rahatlığı, üstüme düşeni yaptım hissiyatı veriyorsa eğer boşuna vermesin. Çünkü bu birkaç günlük zarar onlar için bir tatil, bir yeni araba, birkaç kat kıyafet yahut da bir mücevher parası ki bu da devede kulak...
 
Ekranın götürdüğü yere gitmek, -sadece- klavye ile hak savunmak, poligonda atış etmekten farklı değildir; silah vardır, hedef vardır, kurşun vardır. Ateş eden keyif alır, eğlenir, heyecanlanır, tecrübe edinir belki ama sonuçta gerçek bir mücadele yoktur ve her şey kontrol altındadır. Poligondan çıkan kimse kahraman olmaz, hedefi 12’den vursa bile...
 
Meryem Nurcan ŞİNİKOĞLU
Görünen ile yapılan çok farklı