KISSADAN HİSSE - Hatâdan Dönmek Fazilettir
Hz.Mûsa kıssasından ders alınması gereken hususlardan biri de şudur; “Hatâdan Dönmek Fazilettir.” Her insan hatâ yapabilir. Peygamberler dâhi.. Ama, önemli olan; hatâda ısrar etmemek, doğruya ve hakikâte geri dönmektir. Hz.Mûsa Tûr dağından döndüğünde kavmini altın bir Buzağı heykeline taparken buldu ve kızgınlığından, ‘kavmine sahip olmadı’ diye kardeşine kızdı, onu hırpaladı ve azarladı. Hz.Mûsa burada hatâ yaptı. Çünkü, kardeşi Hârun’un bir ihmali, kusuru yoktu. Hz.Mûsa bu konuda acele ettiği için hatâ yaptı. Ama O, hatâsını anladı ve hatâsından hemen döndü, kardeşinden özür diledi gönlünü aldı ve ikisi birlikte bağışlanmaları için yukardaki ayette (Âraf-151) olduğu şekilde Allaha tevbe ettiler ve Allah’tan af ve yardım dilediler. İsrailoğulları da Peygamberleri Allaha iman konusunda Hz.Mûsaya verdikleri sözü tutmayarak Sâmirinin yaptığı Buzağı heykeline taparak hatâ yaptılar. Onlar da Hz.Mûsanın uyarısı üzerine yaptıkları hatâyı anladılar ve hatâlarından döndüler ve yukardaki ayette (Araf-149) olduğu gibi Allah’a tevbe ederek bağışlanmalarını dilediler. Allah onları bağışladı ve onlara bir fırsat daha verdi. Hz.Âdem’in kıssasında anlattığımız gibi Hz.Âdem aleyhisselam da eşiyle birlikte Cennette iken; Allahın uyarısını unutarak İblise uyarak Allahın yasak kıldığı meyveden tadarak hatâ etmişlerdi. Onlar da Allahın uyarısıyla hatâlarını anladılar ve Kur’an ifadesiyle Allaha şöyle tevbe ettiler: “Ey Rabbimiz! Biz kendimize zulmettik. Eğer bizi bağışlamaz ve bize acımazsan mutlaka hüsrana uğrayanlardan oluruz.” (Âraf-23) Ve Yüce Allah bu duâlar sonrasında onları bağışladı. Bu gibi hatâlar insanların hayatlarında sayılamayacak kadar çoktur. Biz burada birkaç tanesini zikrettik ki, ibret ve ders alınsın diye.. Yüce Allah, kullarının hata yapma ve günah işleme zâfiyetini bildiği için kullarına hatâlarından vazgeçip doğru yola geri dönmelerine fırsat vermiş ve onlar için “TEVBE” kapısını açmış ve şöyle buuyurmuştur: “Şüphe yok ki ben, tevbe edip, iman eden, salih amel işleyen ve doğru istikamet üzere olanları bağışlarım.” (Taha-82) Allah, hatâ yapan ve günah işleyen kulunu, eğer tevbe edip doğru istikamete geri dönerse ve sâlih amel işlemeye devam ederse bağışlayacağını müjdelemiştir.
İnsanın hatâsı üç boyutludur; İnsan, bazen kendi nefsine karşı hatâ yapar, bazen ailesine ve çevreye karşı hatâ yapar, bazen Allaha karşı hatâ yapar. Ama biliniz ki, tüm hatâlar; aslında Allaha karşı yapılan hatâdır. Çünkü, her hatâ ve kusur; Allaha karşı işlenmiş bir günahtır. Hatâsız kul olmaz. Ama imanî fazilet; O hatâdan bir an önce dönmek ve bir daha aynı hatâyı yapmamaktır. Yaptığı hata nedeniyle gönül kırdığı, haksızlık yaptığı,kul hakkı yediği kişiler varsa, haklarını ödemek, onlardan özür dilemek ve helalleşmektir. Ayrıca günahlarının bağışlanması için de Allaha tevbe istiğfarda bulunmak ve bağışlanma dilemektir. Ama, maalesef nefsine ve İblise/şeytana uyup kibirlenen pek çok insan, bunu yapmaktan uzaktır. Allah, bu konuda insanları şöyle uyarır: “Allah çok bağışlayıcı ve engin merhamet sahibi olduğu halde onlar hâlâ tevbe edip, günah işlemekten vazgeçerek Allah'a yönelip af dilemeyecekler mi?” (Maide-74)
Bazı insanlar vardır ki, hatâ ve günahlara aldırmazlar, ölünceye kadar hatâ yapmaya ve günah işlemeye devam ederler ve kendilerini acıklı bir azabın içine atarlar!.. Bazıları da çok yaşlanınca, artık onları işleyemeyecek duruma gelince veya öleceğini anlayınca tevbe etmek isterler. Bu kıssada Firavunun yaptığı gibi. Ama Yüce Allah Kur’anda: “Kötülükleri işleyip işleyip de içlerinden birine ölüm geldiğinde: 'Ben şimdi tevbe ettim' diyenlerin tevbesi ile kâfir olarak ölenlerin tevbesi geçerli değildir. Biz onlar için acıklı bir azab hazırladık.” (Nisa-18) buyurduğu gibi Allah, ölüm anında yapılan tevbelerin kabul edilmeyeceğini bildiriyor ve kullarını uyarıyor. Bu kıssada Firavun örneğinde olduğu gibi.. Ama yukarda da örneklediğimiz gibi Yüce Allah, işlediği hatanın, günahın farkına vararak, doğru aklın ve ihlaslı imanın gereğini yaparak, helalleşme, tevbe ve duâ ile Allaha yönelip işlediği hata ve günahtan Hakka ve doğru istikamete dönen, ihlaslı imanıyla ibadet, tesbihat, duâ ve sâlih amellerle doğruyolda giden mü’min kullarını bağışlıyor ve onlara şu müjdeyi veriyor: “Tevbe eden, ibâdet eden, şükreden, oruç tutan, rükû’ ve secde eden, iyiliği öğütleyen/yapan kötülükten sakınan/sakındıran ve Allah’ın hükümlerini koruyan mü’minler var ya! İşte, onları müjdele!” (Tevbe 112) İşte. kurtuluşa erenler bunlardır. Not: Bu yazı; Kur’anda Peygamber Kıssaları Hz. Mûsa (cild 2/s.268,269) isimli eserden alınmıştı
Yorum Yazın