Üniversite: Sadece Diploma Değil, Donanım Kazanma Yeri
Dün bilgiye ulaşmak çok zahmetliydi. İlim için gerekli olan malzemeler de günümüze kıyasla çok kalitesizdi.
Bugünün dünyasında ise ilime ulaşmak gayet kolaydır. Bu seferde bilgide derinleşmenin önemi ortaya çıkıyor. ‘’ hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu’’ düsturu bilginin ne kadar önemli olduğunu vurgularken aynı zaman da ilimde derinleşmemiz gerektiğini de bizlere öğretir. Aleyhissaletüvesselam efendimiz de gerek bizzat belli alanlarda derinleşmesi için dua ettiği ve yetiştirdiği sahabeler gerek te kendi özellikleri sayesinde belli alanlarda derinleşen sahabeler le bize örnek olmaktalar. Hz. İbn. Abbas Kuran ilminde, Hz. Muaz b. Cebel fıkıhta, Hz. Zeyd b. Sabit yazı yazmada, Hz. Halid b. Velid askeri stratejide ön plana çıkmıştırlar. Bu, bize Müslümanların kalkınmasında farklı alanlarda uzman kişilerin varlığının ne kadar elzem olduğunu göstermektedir. Hz. Peygamber bu şahsiyetlerin özelliklerini iyi gözlemleyerek doğru alanlarda onları istihdam ederek işleri ehillerine teslim etmiştir.
Üniversite eğitimi de bir alanda derinleşmenin ilk adımıdır. Üniversite yılları, bir gencin hem mesleki hem de kişiliğini şekillendiren en önemli dönemdir. Sadece derslerle başarılı olunmaz; kültürel anlamda donanım kazanmak, tarihi ve toplumsal değerleri öğrenmek, edebi zevki geliştirmek, iletişim kabiliyetleri güçlendirmek gerekir. Bütün bu meziyetlerle kendini süsleyen bir genç eğitimi bittiğinde hiç şüphesiz başta kendi kendine olmak üzere tolumun her alanında faydalı bir birey olarak karşımıza çıkar. Bunları gerçekleştirirken unutulmaması gereken şey; İslami çizgiden sapmadan, kadim kültürümüzü unutmadan, hak ile batılı ayrıt edecek bilince sahip olmaktır.
Üniversite yılları, gençliğin en önemli yıllarıdır; ama aynı zamanda da en kritik dönemidir. Bir yandan fırsatlar ve güzellikler vardır, bir yandan da her türlü tehlike ve iğrençlikle yüz yüze kalma ihtimali vardır. Benim mümkün mertebe gözlemlediğim bazı başlıklar var ama ümit ediyorum ki bunlarda yanılmışımdır. Yanılmayı da çok isterim… yüzlerce ideoloji, düşünce ve akımlar arasında hakikati ayıramadığında genç, çıktığı eve geri döndüğünde bambaşka bir birey olarak dönmektedir. Kendi kültür ve inanç değerlerinden koparak modaya ve popüler kültürün bir kölesi olmuştur. Bu kölelik için de her türlü beyliği terk ederek kendi kendini imha etmekten de asla çekilmeyen bir tolum ortaya çıkmıştır. En önemlilerin den biri de; sosyal medya bağımlılığı, amaçsız boş geziler, verimsiz arkadaş çevresidir. Zannedersem de en kötüsü de; günahı normalleştiren ortamların için de yobazlaşmak ve bunu fark etmemektir. Bunlar ve belki de fazlası her genci bekleyen çok ciddi sorunlardır. Korunmanın en kısa yolu; nereden geldiğini bilmek ve nereye gittiğini fark etmektir. Bir amaç doğrultusun da eğitim görmek, bir mefkureye hizmet etmek kadar önemli bir mesele olmaması gerek…
Unutulmamalı ki; devletin bekası, milletin huzuru ve İslam’ın değerlerinin yaşatılması, liyakatli ve ahlaklı uzmanların omuzlarında taşınır. Bu yüzden üniversite süreci, hem akli hem de kalbi donanım kazanmanın, hem mesleki hem de ahlaki donanım kazanmanın bir arada yürütülmesi gereken bir dönemdir. Herhangi bir alanda ilim talep eden bir genç, kendi alanında en iyisi olmayı hedeflemelidir. Bu hedefe ahlak, adalet ve kültürle ilerlemelidir. Hiç şüphesiz hem dünyada hem de ahirette faydalı işler bırakmanın yolu, uzmanlık ile takvayı harmanlamaktan geçer.
İnşallah bu yazımız üniversiteye yeni başlayanlar için bir kapıya işaret eder…
Yorum Yazın