Cennet Nimetleri
Cennet ehlinin erkekleri cennete sakalsız ve kılsız, Yusuf Aleyhisselam güzelliğinde, Adem Aleyhisselam boyunda, İsa Aleyhisselam yaşında; yani 33 yaşında olarak girerler. Cennete girdiklerinde şöyle derler (meali): “Hamd o Allah’a ki bize vadini doğru çıkardı ve bizi arza (cennete) varis kıldı, cennetten istediğimiz yerde makam tutuyoruz’ dedikleri vakit... Bak artık o amel edenlerin ecri ne güzeldir” (Zümer Suresi, Ayet 74)
Resul-i Ekrem Efendimiz (s.a.v.) “Cennete giren kimse nimetlere gark olur, fakirlik ve sıkıntı çekmez. Elbisesi eskimez, gençliği kaybolmaz.” buyurdular. (Sahih-i Müslim)
Cennet ehlinden bir adamın yanına bir melek elinde altın işlemeli rengârenk elbiselerle gelir. Onların her birinin üzerinde Allahü Teala’nın isimlerinden bir isim yazılıdır. Melek:
“Ey Allah’ın veli kulu! Şu elbiselere bak, beğendiğini al, beğenmezsen onlar beğendiğin şekle gireceklerdir” der.
Resul-i Ekrem Efendimize (s.a.v.) soruldu: Cennette gündüz mü gece mi olur?
Buyurdular ki: Cennette ebediyen zulmet olmaz. Ancak nur içinde nur vardır. Orada gece gündüz Arş-ı Ala’nın nuru vardır. Muhakkak gök nasıl arzın çatısı ise Arş-ı A‘lâ da cennet-i alanın çatısıdır. Arş-ı Ala devamlı nurlar saçar.
Arş-ı Ala yeşil, kırmızı, sarı ve beyaz nurlardan yaratılmıştır. Dünyadaki ve ahiretteki bütün renkler onun renginden gelmiştir. Hak Teâlâ güneşe Arş-ı Ala’nın nurundan hardal (zerre) miktarı nur koymuştur da onunla dünyayı aydınlatır.
Cennet-i alada gece olduğunun alameti köşklerin kapılarının kapanması, örtü ve perdelerin çekilmesi ve kuşların Allahü Teala’yı tespihe başlamasıdır.
Melekler, cennet ehline Allahü Teala’nın selamı ve ellerinde hediyelerle gelirler. Cennetlikleri, beraber cennete girdikleri ve Cenab-ı Hakk’ın rızası için sevdikleri din kardeşleri, evlat ve akrabaları ziyarete gelir.






















































