GÜNEŞ ÇARIĞI, ÇARIKTA AYAĞI SIKAR
Ne güzeldi fasıllar eski şarkılar her zaman dostluğu beraberliği kardeşliği anlatarak söylenirdi dinlerken mest olurdu insan kavuşmayan sevgililer çeşme başında su dolduran kızlar
Asker yolunu gözleyen sevdalılar hep böyle geçerdi hele yeni yıllar yılbaşılı 2-3 kişiyle değil onlarca kişiyle kutlanırdı kocaman bir yer sofrası içinde hep yerel yemekler köye özgü yöreye özgü yemekler olurdu
Tüm Aile çoluk çocuk konu komşu toplanır
Gece boyunca sabahlara kadar Anılar hikayeler fıkralar anlatılır çocuklar bağdaş kurmuş anlatılanları pür dikkat dinler Analar hizmet eder
Berker bir işin ucundan tutmuş koşuşturur dururdu
Gençler bir arada toplanır ama uzaklaşmazdı.
Hoş sohbetler yapılırdı televizyon değil radyolar genelde ses verirdi tabii televizyon çıktıktan sonra saat 00'ı gösterince ekranlarda dansöz çıkardı Yeni yılda olduğumuzu ne kadar güzel anlardık hiç uzaklara gitmeyelim birkaç sene öncesine kadardı bunlar.
Şimdi telefondaki siri'ye aşık olmuş çocuklarımız gençlerimiz
Şeker ekmek kuyruğunda değil telefon kuyruğundalar evlatlarımız.
şarkılar ihanet aldatmalar uzaklaşmalar ve hesap sormalar üstüne olmuş hiç de uzaklara gitmeyelim h
angimiz yaşamadık ki bunları hangimiz yaşamıyoruz ki ?
Çocuklarımız eskiden bizim ekmek kuyruğuna geçtiğimizi anlatsak mümkün değil inanmazlardı Rahmetli Kemal Sunal'ın filmleri olmasa,
Hatta orada senaryo gereği olduğunu sürekli söylüyorlar Bir değil iki değil tüm gençlerimiz aynı mı olur tüm gençlerimiz aynı şeye mi aşık olur futbol da kalmadı halı sahada tek düşündükleri şey ellerindeki telefonlar içindeki vurdumulu kırdımlı oyunlar artık telefon duşlarını çevirmekten bile acizler iki kelime söyleyerek akıllı dediğimiz telefonlar arayacaklar iki kişiyi arıyorlar peki şu anda kim akıllı telefonlar mı çocuklar mı?
Eskiden şunu derdik ne mutlu size geleceğiniz çok parlak bizim geçmişimizde televizyon yoktu AVM'ler yoktu bir telefonla eve gelecek yemekler yoktu çapa vardı pamuk vardı ev işi vardı işten geldikten sonra akşamın hangi saati olursa olsun hamurlar yapılır ekmekler pişirilir yemek yapılır yemekten sonra da bu çamaşır da yıkanırdı
Ne mutlu size sizin geleceğiniz çok parlak tek istediğimiz sizin okumanız başarılı olmanız
Vatana Millete hayırlı bir evlat olmanız
biz yemedik siz yiyin biz içmedik siz için biz giyemedik siz giyin hep bunu derdik şu anda öyle bir gözlem var ki bunu söylediğimizde ne mutlu size gençler dediğimiz de çok mu acele ettik acaba öyle uzaklara daldığım zaman akşam hani telefon da yoktu ya iletişimde 5 dakikada bir çaldırıp neredesin çocuğum dediğimiz telefonları yoktu ya
çıkar sokaklara arardık hangi sahadalar ama halı saha değil futbol sahası dediğimiz birkaç taşla çevrilmiş ya da telle çevrilmiş veyahut da arkasında çevresinde hiçbir şey olmayan tarlada futbol oynayan çocuklarımız vardı kızlarımız vardı komşuların kızlarla oturup dantel işleyen veya kitap okuyan ya da okuldaki macerasını anlatan şimdi dışarı çıkartamıyoruz çocukları çıktıkları zaman direkt AVM'ye koşuyorlar
Ellerindeki beş kuruşu bitirmeden de gelmiyorlar
Çoğu zamanda arayıp yolda kaldım param bitti demeliri...
Okuldan sırf okula gitmek için gidiyorlar
Nerede yanlış yaptık nerede hata yaptık onları çok düşünerek elimizdeki avucumuzdaki her şey sıfırlayarak onların kucağına ellerine bırakarak kendi gençliğimizi bile onların ellerine bırakarak çok mu acele ettik
Hangi anne hangi baba hangi birey ister çocuklarının üzülmesini istemedik yürüsün istemedik
yağmurda ıslansın istemedik karda üşütsün istemedik hiçbir şeyi istemedik aslında biz bir fidanı ekerken toprağa onu rüzgardan sakındık ve ilk rüzgarda kırılacağını düşünemedik ilk soğukta kuruyacağını düşünemedik
Elbette ki çocuklar şu anda bizim yaşadığımız geriye dönük zamana geri dönmeyecek ne akılları ne düşünceleri mümkün değil dönmeyecek ama biraz olsun ortasını bulmamız lazım biraz durulmamız lazım zaman iyi değil bizim çocuklarımız bizim geleceğimiz Bizim her şeyimiz koşuşturmamız çalışmamız başarımız başarısızlığımız hepsi çocuklar için bunu biliyorlar bizim onları üzmeyeceğimizi biliyorlar çünkü daha öncesi olmadı ki şimdiden sonra olsun fidanı ektik kendimize göre budamadık bıraktık tüm dallarını sarktı yere değdi uzadı sağa sola çarptı şimdi her fırsatta dallar suratımıza çarpıyor bizim iyi yaptığımızı düşündüğümüz hatalar yüzümüze çarpıyor bazen kanatıyor bazen de gözümüzü yaşartıyor
Eleştirdiğimiz çocuklar, gençler ve yetişkinler bu ülkede bir günde ortaya çıkmadı,
gökten zembille de inmedi.
Hep eleştiriyoruz, kızıyoruz zaman zaman ama sonuç değişmiyor.
Ben derim ki;suçlamak,
yakınmak yerine nedenler üzerinde odaklanalım, ülkemizin geleceği adına uzun erimli çözümler bulalım.
Aslında çözümlerin ne olduğunu da çoğumuz biliyoruz fakat kurulan çarkın dişlileri karşısında kendimizi çaresiz hissediyoruz.
Güneş çarığı, çarıkta ayağı sıkar demiş atalarımız. Çekilen ya da çekilecek olan sıkıntıların şiddetiyle orantılı bir iyileşme ve akıllanma dönemine girebiliriz, diye düşünüyorum.
Yorum Yazın