Reklamı Geç
Diyor Pastanesi Umut Vural
Güneyler
Ceviz Ticaret
Hatay
BIST10.837
DOLAR42.0751
EURO48.7444
ALTIN5410.7
BTC/USD109886.27
Necati Daştan

Necati Daştan

Mail: [email protected]

İKİNCİ BİR KALKIŞMA OLUR MU?

Fetö'nün ikinci bir kalkışma yapıp yapmayacağı tartışılıyor.

Kanaatimce bundan önce tartışmamız gereken Hadise şu: 40 yıldır devlet içine yığınak yapmış Uluslararası şebekelerin ve devletlerin desteğini arkasına almış cumhurbaşkanının ve genelkurmay başkanının yanına kadar sızmış bu kadar sinsi ve hain bir terör örgütünün ülke içindeki yuvalanmalarının ne kadar temizlendiğini, A, B ve C tipi kriptoların ne kadar deşifre edildiğinin araştırılması, bunun yanında bunların veya uzantılarının yeni bir darbe için ellerinde ne kadar kadro ve malzemeleri olduğunun hangi kozmik bilgilere sahip olduklarının bir an önce ortaya konması gerekiyor. Henüz bu ihanetin fotoğrafın tamamını gören yok. Tüm endişe de buradan kaynaklanıyor zaten.

Devlet kendi hücrelerini kontrol altına aldıktan sonra kolluk, adliye ve ordusuna yönelik güvenlik endişelerini bertaraf ettikten sonra dışarıdan veya içeriden gelebilecek bir darbe teşebbüsünün herhangi bir önemi yoktur.

Şahsi kanaatim ciddi bir ikinci kalkışma ihtimali olduğu yönünde.. Beni bu düşünceye sevk eden dört sebep var. 1- Terörist başının iade edilmemesi 2-Tutuklu militanlardan itirafçı sayısının yok denecek oranda kalması 3-Gülen’in TV lerde meydan okumaya devam etmesi 4- Darbenin bir numarası olan Adil Öksüz’ün henüz yakalanmamış oluşu ve örgütün hala bunu saklayacak bir güce sahip oluşu.

Ancak bu şebekenin kılcal damarlarını henüz tespit edememiş ve hala Deşifre olmamış kriptolar olduğundan endişeleniyor iseniz bu takdirde ikinci bir darbe hazırlığı olmamış olsa dahi bu durum ülke için çok ciddi bir sorun teşkil eder.

Zira bu ülke yakın bir zamanda egemenlimize kast eden bir gezi kalkışmasını gördü. Bu ülke bir Güneydoğu kalkışmasını gördü, bir 15 Temmuz ihanetini gördü.

Tüm bunları değerlendirdiğimizde Türkiye'de pek çok uyuyan hücrelerin olduğu, Kan dökebilecek pek çok potansiyel örgüt bulunduğu pek çok kitle ve inanç üzerinde sinsi çalışmalar yapıldığı ve kırılmaya hazır derin fay hatlarının patlamaya hazır olduğu anlaşılıyor.

Bir kıvılcımın birkaç kitleyi birden harekete geçirip sokağa dökebileceği ve bu hengame de yabancı ülkelerin buraya ellerinde benzin bidonlarıyla koşarak gelebileceği ve ülkemizi zor durumda bırakabilecek hamlelere girişebileceği bir atmosfer halini yaşayabiliriz .

 

Ortada hiçbir şey yokken Moodys in notumuzu düşürmesi bu hamlelerin birinci aşaması sayılabilir.

 

Her şey güllük gülistanlıkmış gibi davranmak, darbe olamaz, olursa gerekene haddini bildiririz gibi hamasi konuşmaların bizi aldatabileceğini düşünüyorum.

 

Bir filozof şöyle der: Düşmanın ne kadar zayıf olursa olsun asla onu küçümseme ve hafife alma.

 

Burada Hz Ali'nin bir sözüne benzetme yapmayı gerekli görüyorum.

 

Hz Ali, Allah'a ve ahiret gününe inanmayan bir insanla tartışır.

 

Hz Ali bu insana şunu söyler: Senin söylediğin doğruysa Ben bir şey kaybetmem.

 

Yani ahiret yoksa ben çok şey kaybetmem İkimiz de zaten yok olacağız. Benim sadece kıldığım namazlar ve tuttuğum oruçlar boşa gider.

 

Peki ya benim dediğim doğruysa yani ahiret varsa cennet cehennem varsa sen ne yapacaksın.

 

Şimdi hadiseye dönersek istihbaratı kevgire dönmüş ve henüz darbenin henüz bir numarasının yakalanmadığı bir ülkede darbe olacakmış gibi teyakkuzda olmak Devletin en kılcal hücrelerini ve bunların kullanabileceği tüm uzantılardan temizlemek teyakkuzda olmak ve gereken tedbirler almanın ne sakıncası var ki.

 

Rehavete kapılarak bize bir şey olmaz darbe yapamazlar diye kendimizi avutursak ummadığımız yerlerden ummadığınız bir güçle ve ummadığımız sayıda bir terör ve darbe saldırısı ile karşı karşıya kalabiliriz . Zira düşmanın kimlerden ibaret olduğunu ve ne planlar yaptığını henüz bilmiyoruz. Bu yüzden Allah korusun Devleti kaybetme tehlikesiyle baş başa kalacağımız saldırılara muhatap olabiliriz. Mısır örneğini unutmayalım.

 

Bu ihtimal dahi bizim nerede durmamız gerektiğini ve en ufak bir tehlikede ufak bir söylentiyi dikkate alarak Devleti yeniden yapılandırmamız gerektiği hakikatini ortaya koyuyor. Ancak bu demek değil ki panik havasında olalım, işi gücü bırakalım . Herkesin görevini layıkıyla yapmasıdır benim kastım...

 

 

Milleti teyakkuzda tutarak olası bir saldırıyı anında püskürtmek için gayrete çağırmak mı yoksa insanları gaflete çağırarak 2. bir dalgada perişan olmaya çağırmak mı akıl karı. Sonunda yok olmak veya ebedi esaret ihtimali olan bir hadiseye gözleri kapalı durmak aklın bir gereği olamaz.

 

Bunu milletimin iyi düşünmesini istiyorum.

Devlet acilen merkezi kompleks bir üst akıl kurmalı. Kararlar daha akılcı ve daha seri alınmalı. Bununla kalmamalı bölgesel üst akıl kuruluşları oluşturmalı. Devlet büyük bir bilgi bankası oluşturmalı ve elinde bilgisi olan herkesin bu bilgileri bu kuruluşa taşıması temin edilmeli sonra istihbarat gözden geçirilmeli bu bilgiler üst akıl tarafından analiz edilmeli ve atılacak Hamleler Adım Adım atılmalıdır.

 

Devletin gecikmeye ve ihmale tahammülü yoktur. Yargıda emniyette ve Ordu'da ortaya çıkan zafiyetler bir an önce kapatılmalı ve devlet düşmanını nefes alamayacak bir konuma getirmelidir.

Aksi takdirde bulunduğumuz mevcut konuma geri gelme ihtimalini dahi kaybedebiliriz. Allah korusun.

 

Yazıyı atasözüyle bitirelim.

 

“Sen işini kışa göre tut, bahar gelirse bahtına.....”

 

Necati DAŞTAN

Hukukçu Yazar

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar
Atlı spor Kulübü Yusuf Yener