Ankara Kimseyi Okşamaz
Ankara’da yaşamak nasıl bir şey?
Deselerdi, bedenim şu cevabı verebiliyor zannediyorsam, grip vücudumdan çıkmak üzereyken yeniden yerleşiyor.Hastalık asla peşini bırakmıyor İşte Ankara havası tam olarak böyle bir şey.
Ama sadece hava mı?
Bu şehirde iyileşme aceleye gelmez. Ankara, insanın üstüne örtü gibi çöken bir yer değildir; tam tersine, açıkta bırakır. Rüzgârı yüzüne vurur, soğuğu kemiğine kadar işletir. “Dayan” der ama teselli etmez. Bu yüzden burada yaşayanların yüzü biraz serttir, bakışı biraz mesafelidir. Çünkü Ankara insanı, kendini sıcakla değil, sabırla korur.
Beden alışır ama ruh hemen uyum sağlamaz. Ankara’da yaşamak, bir süre sonra hava durumunu değil, kendi iç iklimini takip etmektir. Ne zaman içine kapanacağını, ne zaman susacağını, ne zaman dimdik duracağını öğretir bu şehir. Fazla şikâyeti sevmez. Bir şikayette hemen oyun havaları oynar modumuzu yakalarız. Abartıyı hiç sevmez. Her şey ölçülü, her duygu kontrollüdür.
Belki de bu yüzden Ankara’da insanlar az güler ama güldüğünde sahicidir. Kolay yakınlık kurulmaz ama kuruldu mu sağlamdır. Burada bağlar yavaş kurulur, kavgalı kurulur ama çabuk kopmaz. Tıpkı bu havanın insanı hasta edip bırakmaması gibi; Ankara da insanını bırakmaz. Zorlar ama tutar. Farkında olmadan Ankara’ya sırılsıklam aşık ve bağımlılık geliştirmiş olursunuz.
Ankara’da yaşamak, bedenle yapılan uzun bir pazarlıktır. “Ben buradayım” dersin, şehir de sana “Göreceğiz” der. Zamanla anlaşılır: Bu şehir seni iyileştirmez belki ama seni tanıştırır. Kendinle. Dayanıklılığınla. Sessiz gücünle.
Gamze Arslan
Beslenme Yaşam Farkındalık Koçu
























































Yorum Yazın