Reklamı Geç
HM yapı İnşaat Mustafa Karadeniz
Nuri Restaurant
Doğru Taşımacılık Şaban Doğru
Hatay
BIST10.837
DOLAR42.0751
EURO48.7444
ALTIN5410.7
BTC/USD109886.27
Nizamettin DURAN

Nizamettin DURAN

Mail: [email protected]

Cemil Meriç’i Anlamak! (I)

Cemil Meriç’i Anlamak! (I)

 

Cemil Meriç konusunda bugüne kadar sayısız paneller düzenlenmiş, sayısız konferanslar verilmiştir. Yine sayısız anma törenleri düzenlenmiştir. Yapılmalı mıydı? Elbette yapılmalıydı. Daha da fazlasını hak ediyordur şüphesiz. Ancak Cemil Meriç'i anlatmak demek hakkında uçsuz bucaksız methiyeler düzmek olmasa gerektir. Yerli-yabancı tanınmış yazarlarla ilişkilendirilip ona bu sayede yer açmak hiç değildir. "Şahsına münhasır olmak" diye bir deyim vardır. Yani özgün olmak. Yani kişinin kendi olması...

Ancak rijit bir anlatımı yakalama düşüncesiyle veya kaygısıyla ilginç cümleler kurulur ve yoruma açık hükümler bunların üzerine bina edilir. Bununla ilgili bir iki örnek vermek istiyorum:

2017 tarihinde dinlediğim bir konferansta konuşmacı, Cemil Meriç’i anlatmaya başlıyor ve diyor ki, "Tersleri severim. Ece Ayhan'ı oraya koyarım. Ece Ayhan'da bir şey var; "tersten okumak" "Ben tarihi tersten okumayı severim" der. Kronoloji aptalların tarihidir. Tarihi düzden okumaktır. İşte bu aykırı adamı, Cemil Meriç'in yanına koyardım.” diyerek Cemil Meriç'in aykırı bir düşünür olduğuna vurgu yapar.

Bir başka örnek: 2008 yılında Antakya Kültür Merkezinde yapılan "Ümran'dan Uygarlığa Cemil Meriç" adlı panelde konuşmacı; "Cemil Meriç hakkında sunacağım bu tebliğ, aslında bildik kelimelerin tersinden bir okuması olacaktır."

Tarihi sevmek, tersten okumak, tarihi tersten okumak, okumayı sevmek, kronolojinin aptalların tarihinin olduğunu, çünkü onu düzden okumak anlamına geldiğini söylemek vs. Bu anlatım ve yaklaşımlarda aslında bir tersliğin olduğu görünmüyor mu? Hem de açıklanmaya muhtaç bir terslik! Ne ki, sağduyuya sahip çıkmak, sağlıklı düşünmek, doğruya, hakkaniyete, fıtrata uygun düşünmek ve davranmak ne zamandan beri "aykırılık"la tanımlanır oldu? Toplumun bütünü sağduyudan kopmuş olsa onlara uymayan bir kişi dahi olduğunda "aykırı" sözcüğünü kim için kullanacağız? Doğru bir yapıdan söz ediyorsak aykırı olan bir kişi değil de bütün bir toplumun olması gerekmez mi? Sağduyu çizgisinden ayrılmış, kopmuş bir toplumun değer ölçülerine göre ise o kişi aykırı olmaktadır.

Meşhur hikâyedir, bilirsiniz. Yağacak yağmurdan sonra içilecek suların herkesi delirteceği yönünde bir rivayet dolaşırken hiç kimse buna aldırış etmez, ancak iki arkadaş sular arınıncaya kadar yağmur öncesi kaplarını doldurdukları sudan içerler. Derken iki arkadaş, yağan yağmurun sularından etkilenmezken halkın tamamında değişiklikler ve anormallikler görülmeye başlar. Hatta bu iki arkadaşın hal ve hareketleri toplum tarafından "aykırı" görülmeye başlar. Görüldükleri yerde de deli muamelesi görürler. Bu toplumda yaşayan ve aykırı (!) olan bu iki arkadaş, ne yapacaklarına dair düşünürken biri diğerine, "Bu böyle olmayacak, getir şu sudan biz de içelim!" demiş.

Diva Otel

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar
Atlı spor Kulübü Yusuf Yener