DOĞRULARI ANCAK DÜRÜSTLER ÇİZER

DOĞRULARI ANCAK DÜRÜSTLER ÇİZER

Ülkemizin yaşamış olduğu büyük felaketin ardından yaraların bir bir sarılıyor olması bizlerin de umutlarımızı taze tutmasına sebep oluyor. Evet süreç biraz meşakkatli süreç uzun olacak ama her şeyin daha da güzel olacağını ummak tesellimiz oluyor, sabrımıza sabır ekliyor.

Türkiye olarak coğrafyamıza kader dendiği bir noktada; nimetlerinin çeşitliliği, bolluğu, bereketli oluşu, birçok kadim medeniyete ev sahipliği yapışı birçoğuna da geçit, köprü oluşu onu vazgeçilmez kılmış, ancak kaderin diğer cilvesi de onun topraklarını zelzelelere maruz bırakmıştır. Güzellikleri bir yana, tarih boyunca yaşamış olduğu felaketlere rağmen bu topraklardan asla vazgeçilmemiş, üzerine daha da gür bir şekilde yerleşilmiş onun için sıkı sıkıya sahiplenme andı içilmiştir. Günümüze kadar da bu ant tazeliğini ilk günkü gibi korumuştur.

Madem ki bu kadar kıymetli bir coğrafyaya hakimiz, madem ki geldik ve bir daha da başka bir yere gitmeyeceğiz ve buraların kalıcısı olmaya talibiz, madem ki bu topraklarda yaşamaktan mutluyuz...

Sadece deprem bölgesinin değil tüm ülkenin depremle yaşama imtihanını sınama zamanı şimdi. Bu coğrafyalarda kalıcı olmanın yolunun verimli topraklarının yanında güvenli barınma alanlarına sahip olmaktan geçtiğini gördük ve aynı zamanda da ispatladık. Bunun yedi yüz seksen üç bin kilometre kare için de geçerli olduğunu biliyorsak... 

Kalıcı ve güvenli yerler oluşturulması hususunda devletin başlatmış olduğu her türlü projeye dahil olmak vatandaşlık görevidir bence. Sen yaşa, komşun da yaşasın. Sen huzurlu ol komşun da huzurlu olsun, böylece tüm halk güvende olsun, tüm halk huzurlu olsun.

Deprem bölgesinde yapılan çalışmalar gerçekten takdire şayandır. Devletin kontrolünde ve gözetiminde yapılan bu yapıların sağlamlığı tartışılamaz bile. 

Tüm ülkede bir geri dönüşüm seferberliği başladığını düşünürsek, bu geri dönüşümlerde sadece büyük müteahhitlikler olmayacak küçük bireysel müteahhitlikler de çok önem arz edecektir. Günü geldiğinde deprem olmamış şehirlerde de ev ev, site site yerinde dönüşümler yavaş yavaş başlayacaktır. İşte burada en can alıcı nokta o bireysel küçük ölçekli müteahhitlerin yapacağı işlerin kontrolü olacaktır. Tabi ki devletin ilgili kurumlarının gözü bu çalışmaların üzerinde olacaktır, tabi ki elinden gelen özeni göstermeye çalışacaktır. Ancak usulsüzlüğün yolunu bulmaya çalışan müteahhitler de hiç eksik olmayacaktır. 
Doğru iş yapan müteahhitleri tenzih ederiz tabi ki de.

Büyük Firmaları devlet kontrol ederken aslında biz küçük gözlemciler, alıcılar, meraklılar küçük müteahhitlikleri devletin tarafında durarak ve devletin adına fahri olarak takip edebiliriz pekâlâ.
Her birinin en az bir dönüme yapı yaptığını düşünürsek, ülke genelinde ne kadar önem ve paya sahip olabileceklerini ortaya çıkartmış oluruz, naçizane devlete bir çift göz bir çift kulak olarak. 

Kötü iş yapan ve yapacak olanları buradan yazmak kaydıyla,

İŞTE SİZE BİR GÖZLEM İŞTE SİZE BİR BAŞARI ÖYKÜSÜ 

Okurlara gözlemini bizzat yaptığın bir müteahhitlik örneğinden bahsetmeden geçemeyeceğim.
Kendisi de o topraklarda doğmuş büyümüş, Hatay'ın Yayladağı ilçesinde inşaat firmasını kurmuş, depremin ardından her türlü riske rağmen inşaat işine girişmiş, yaptığı inşaatlar, sütten ağzı yanan devletin ilgili kurumlarının süzgecinden bir bir başarıyla geçmiş değerli iş insanı KUBİLAY UTANÇ.
İlçenin art bölgesinin gelişmemiş olması, hammaddeye, gerekli malzemeye uzak olması ve kısıtlı işgücü, onu bu projeyi yapmaktan alı koymamış daha da azimli bir hale getirmiş. Yapmış olduğu sağlam binalar ona akademik kurumlardan ödül, tanıyan tanımayan herkesten övgü aldırmış.
Önce insan hayatı parolasıyla yola çıkan bu ve bunun gibi değerli iş insanlarının gerek finansal gerek siyasal gerek motivasyon anlamında desteklenmesi, cesaretlendirilmesi gerekmektedir. 
Ülkenin her şehrinde her kasabasında böyle doğru iş yapanların olduğunu düşünün bir de. Ne deprem korkumuz kalır ne de can ve mal kayıplarımız olur öyle değil mi?

Değerli çalışkan adam KUBİLAY UTANÇ! KALEMİN DE HEP DOĞRUYU ÇİZSİN. Çıktığın bu yolda bundan sonra da doğru işler yapmak görevin, önce insan demek parolan olsun.

Bizlere gelince, insan canına böyle duyarlı olanların farkına varmak işimiz, onların gücü gücümüz, güçlükleri güçlüğümüz olsun, DOĞRULARI ANLATMAK da görevimiz olsun.

Devlete gelince, dürüst iş yapan insanının yanında farkı da olsun. ÖZENDİRMEK, BÜROKRASİYİ AZALTMAK, TEŞVİK ETMEK görevin olsun.

HERŞEY BU GÜZEL MEMLEKET İÇİN OLSUN
                                                                                                                                                            //mhd