DUYGULARIMIZIN HAYATIMIZA ETKİSİ
Karamsar olduğumuz için mi sürekli olumsuzlukları kendimize çekeriz, yoksa olumsuzluklarla karşılaştıkça mı karamsarlaşırız?
Hayatımızın her alanında düşüncelerimizin titreşimlerinin etkisi altındayız; tıpkı kainattaki her şeyin titreşimlerden oluşması gibi, bizim duygularımız da çeşitli titreşim frekanslarına sahiptir.
Nefret, kıskançlık, öfke ve intikam gibi olumsuz duygular, düşük titreşimde enerjiler taşıyarak içsel dengemizi bozar ve ruhsal enerjimizi bloke eder.
Bu tarz duyguların etkisinde kalan insanlar karamsarlık girdabına kapılır, yaşadıkları her olayda talihsizlik, haksızlık arar hale gelirler. Onların yaydığı düşük frekanslı enerji, çevrelerine benzer duygular taşıyan insanları ve olayları mıknatıs gibi çeker ve bu kısır döngü, onları hayata küsmüş, hayattan tat alamayan bir hale getirir.
Diğer yandan, pozitif enerjiyi içinde barındıran insanlar her ortama sıcaklık ve canlılık katar. Bu kişilerle bir aradayken kendimizi korumaya almaya ya da herhangi bir savunmaya ihtiyaç duymayız; samimi ve rahat bir ruh halinde oluruz.
Çevrelerine dostne bakış açısı ile bakar, her anın keyfini çıkaran ve olumlu enerjilerini yansıtan bu insanlar içsel huzur ve neşe kaynağı olurlar.
Bilimsel araştırmalar da bu düşük frekanslı enerjilerin yıkıcı gücünü gözler önüne seriyor.
Örneğin, kızgınlık ve nefret dolu bir insanın nefesi, içinde küçük böceklerin bulunduğu bir tüpe üflenmesi durumunda böceklerin birkaç dakika içinde öldüğü gözlemlenmiştir.
Bu deney, düşük titreşimli yani olumsuz düşüncelerin sadece ruhumuzu değil, fiziksel sağlığımızı da etkilediğini çok açık bir şekilde ispat etmektedir.
Üflendiği böceği öldüren nefes sahibine neler yapmaz. Anlaşılıyor ki asık suratlı, endişe ve öfke içinde yaşayan kişilerin fiziksel olarak erken çökmesinin nedeni de budur; ruhsal çöküntü, bedene zehir gibi işler.
Hayatımızda gerçekten anlamlı bir değişim istiyorsak, önce düşüncelerimizin titreşimlerini yükseltmeliyiz. Çevremizi aydınlık, neşe ve enerji dolu insanlardan oluşturmaya çalışmalıyız.
Unutmayalım ki, bir insanın odaya girmesiyle odanın aydınlanması ya da kararması, düşüncelerinin dolaylı olarak titreşimlerinin bir yansımasıdır.
Her daim olumlu olmak, şükür duygusu içinde yaşamak hem hayatımızın akışını hem de ruhsal, zihinsel, duygusal ve fiziksel bedenimizi besleyerek bizi her halimizle sağlıklı kılmaktadır.
Hayata nasıl bakarsak, hayat da bize öyle bakar.
Her şey bütünün hayrına olsun.
























































Yorum Yazın