“Güzel gören, Güzel düşünür.”
Birbirini kıskanmadan, hiçbirisi birinin görevini aksatmadan çalışan vücudumuzun âzalarını örnek alarak, birlik ve beraberlik içinde hareket etmesi gereken insanımızın; toplumun bir parçası olması hasebiyle, sorumluluklarının farkında olarak yaşaması, birey olarak üzerine düşen vazifeyi veya rolü yerine getirmesi, özellikle başkalarının da hakkını, hukukunu korumanın, toplumun huzuruna ve asayişine yaptığı katkıdan dolayı, hem insanlık adına mutluluk, hem işe yaradığını düşünerek, kendi ruh halinin de iyi olacağı tecrübe ile sabittir. Bununla birlikte nereden geldim, nereye gidiyorum, kimim, ne için yaratıldım diyerekte hayat çizgisinin öncelikli başlangıcı olan bu sorularla, kendisini kurtuluşuna götürecek reçeteyi ruhuna nakşetmelidir.
Mutlu ve huzurlu olmak isteyen, reçeteye uygun yaşamalı, kendimize lazım olmayan ve üstümüze vazife ve daha doğrusu bizi ilgilendirmediği halde, saatlerce tartıştığımız, zihnimizi bulandırdığımız ve üzüldüğümüzü değmeyecek işlere mesai harcamamalıyız. Komşusu ayşenin; saç stilini ve yeni saç rengini eleştirenler, Seyrettiği dizilerde kötü karekteri canlandıran oyuncuya beddua edenler, tuttuğu takım şampiyon olamadı diye hüngür hüngür ağlayıp, kendini paralayanlar....Bu örnekleri çoğaltmak maalesef mümkündür.
Yukarıda zikrettiğimiz reçeteye uygun olarak, İnsan; sade yaşamalı, sade düşünmeli, gıybet ve dedikodudan uzaklaşmalı, dayanışma düsturuna uygun hareket etmeli. Maddiyat cihetinde geliri kendinden daha düşük olanlara bakıp, ibret almalı. Manevi hayatında ise kendinden daha takva olanlara bakıp gıpta etmelidir. İlim ve irfan peşinde koşarak, amel defterini açık tutma gayretinde olmalıdır. Ahlaklı ve hayırlı evlatlar yetiştirerek, dua ile zenginleşmelidir. Dostlarını ve arkadaşlarını doğru seçerek ömrünü bereketlendirmelidir. En önemliside adam ve yaranlar biriktirmelidir. “Güzel gören, güzel düşünür. Güzel düşünen hayatından lezzet alır.






















































