İÇİMİZDEKİ ÇOCUK ÜZERİNE
Kabul etsek de etmesek de hepimizin içinde konuşan bir çocuk olduğunu sık sık duyuyoruz.
Peki bu içimizdeki çocuk kimdir, nedir, nerden beslenir, bize ne gibi katkısı olur? Birkaç cümleyle bunu anlatma gayretiyle huzurunuzdayim.
Efendim siz sevgili okuyucularımı en kalbi duygularımla selamlıyor her şey gönlünüzce olmasını temenini ediyorum.
Bu içimizdeki çocuk, annemizin hamileliğiyle başlayan, doğumumuzla devam eden ve yaklaşık 7 yaşımıza kadar süren yoğun bir şekillenme dönemi ile hayat bulmaktadir.
Bu dönem, dış dünyadan aldığımız her türlü uyarana, sevgiye, ilgiye, güvene ve yaşadığımız deneyimlere açıktır. Özellikle ailemizin bize gösterdiği sevgi, ilgi ve değer hisleri içimizdeki çocuğun ruhunu yoğurur ve kişiliğimizi şekillendirir.
Çocukluk döneminde yaşadığımız sevinçler, üzüntüler, hayal kırıklıkları ve başarılar, içimizdeki çocuğun karakterini ve duygu dünyasını oluşturur. Ve bu çocuk hayat boyu bizi yönlendirir, yönetir olmakla beraber bu çocuğa bir nevi iç sesimiz diyebiliriz.
Unutmayalım ki, oyunlar, neşeli anılar ve masum hayaller içimizdeki çocuğu beslerken, ihmal, korku ve güvensizlik gibi duygular onda derin yaralar bırakır.
Nitekim "Ağaç yaşken eğilir" atasözüyle de ifade edildiği gibi, çocukluk yıllarında kazandırılan değerler, ömür boyu kalıcı olur.
Başka bir bakış açısıyla "Her doğan çocuk İslam fıtratı üzere doğar, sonra annesi babası onu Yahudi, Hristiyan veya Mecusi yapar" (Hadis-i Şerif) buyruğunu da hatırımızda tutarak, çocuklarımızın ahlakını ve ruh dünyasını en iyi şekilde şekillendirmek biz ebeveynlerin görevidir.
Sevgili anne babalar, çocuğunuzun dünyaya gelişinden itibaren, hatta onun varlığından haberdar olduğunuz ilk andan itibaren, kendi aranızdaki iletişimden dış dünya ile olan ilişkilerinize kadar her anınıza, her kelimenize özen gösterin.
Çünkü Allah, Kur’an’da şöyle buyurur: "Ey iman edenler! Kendinizi ve ailenizi, yakıtı insanlar ve taşlar olan ateşten koruyun" (Tahrim Suresi, 6).
Bu emir, her bir davranışımıza dikkat etmeyi ve çocuklarımıza güzel bir ahlak bırakmayı gerektirir. Onlara karşı nazik ve sabırlı olun; "Bir çocuğun kalbine giren sevgi, bin nasihatten evladır" derler.
Bilmeliyiz ki, bizler bu dünyadan ayrıldıktan sonra çocuklarımızın yaptığı her güzel davranış, edindikleri her hayırlı alışkanlık ve işledikleri her sevap, biz ebeveynlerin amel defterine de yazılmaya devam edecektir.
Peygamber Efendimiz’in buyurduğu gibi, "İnsan ölünce üç şey dışında ameli kesilir: Sadaka-i cariye, kendisinden faydalanılan ilim, arkasından dua eden salih evlat" (Hadis-i Şerif).
Bu nedenle, çocuklarımıza vereceğimiz ahlak ve eğitim, bizim bu dünyaya en büyük armağanımızdır.
Ona sevgi ve güven dolu bir ortam sunarak, sadece bir ömür değil, onu her koşulda ayakta tutacak sağlam bir iç dünya, huzurlu bir hayat ve bizlere de sonsuz rahmet kapılarını açacak bir miras bırakmış oluruz.
Çocuğunuzla olan münasebetinizin onun hayatı boyunca içindeki çocuğu şekillendireceğini lütfen hep hatırlayın ve çocuklarınızı sizin çağınıza göre değil, onların çağına göre yetiştirmeye gayret edin.
Her şey bütünün hayrına olsun.
Eyvallah.
























































Yorum Yazın