Reklamı Geç
Gökçesan
Diva Otel
Güneş Güzellik
Hatay
BIST10.972
DOLAR42.076
EURO48.6246
ALTIN5430.6
BTC/USD107592.57
Hidayet Şişkin

Hidayet Şişkin

Mail: [email protected]

TELEVİZYONLARIN GÜNDÜZ KUŞAĞI PROGRAMLARININ AMACI NE

 

TELEVİZYONLARIN GÜNDÜZ KUŞAĞI PROGRAMLARININ AMACI NE

 

Her sabah ve her gün milyonlarca evde televizyonlar açılıyor. Çay demleniyor, çocuklar okula hazırlanıyor, bazıları işe gitmeye hazırlanırken bazıları ekrandaki seslere kulak veriyor.

Fakat ne yazık ki, o ekrandan yükselen sesler, aile yapısını güçlendiren, insanları iyiliğe davet eden, umut veren sözler değil.

Aksine, aile sırlarının pazara çıkarıldığı, özel hayatların ayaklar altına alındığı, şiddetin, aldatmanın, düşmanlığın sıradanlaştırıldığı hikâyeler yayılıyor evlerimize.

Sabah ve gündüz kuşağı programları, fark edilmeden milletimizin ruhunu kemiren bir virüs hâline gelmiş durumda.

 

Bu programlar artık bilgi vermeyi, eğitmeyi, yol göstermeyi değil; reyting uğruna insan onurunu ayaklar altına almayı hedefliyor adeta.

 

Bir kadının yaşadığı acı, bir adamın aile dramı, bir çocuğun mahremiyetinin çiğnenmesi birer gösteriye dönüşüyor.

 Evet, bu programlar birer gösteri. Ama ne trajik ki, bu gösterinin biletini, izleyiciler olarak bizler kendi ellerimizle alıyoruz.

Her alanda olduğu gibi bu alanda da güzel örnekler elbette var, benim kastım bütün TV kanalları değil. Sorumlu yayıncı anlayışıyla içerik üretenlere teşekkür ediyorum.

 

Gündüz kuşağı programlarında sunulan olayların çoğu ya taraflı aktarılıyor ya da çarpıtılarak sansasyon haline getiriliyor. “Gerçekleri ortaya çıkarıyoruz” iddiasıyla yayın yapan bu programlar, aslında gerçekleri değil; reytingi ve reklam gelirini merkeze koyuyor. Olan ise toplumun en değerli yapı taşı olan aileye, ahlaka, mahremiyete, toplumsal vicdana oluyor.

 

Gençler bu programlarda gördükleriyle hayata bakıyor. “Demek ki herkes aldatıyor, demek ki kadınlar hep kurban, erkekler hep zalim” diye kodlanıyor zihinler. Güven azalıyor, umut zayıflıyor, sevgi kavramı derinden sarsılıyor.

 

Bu gidişata bir “dur” demek zorundayız.

 

Devletimizin ilgili kurumları, özellikle RTÜK, bu programları denetlemeli; içeriği aile yapısına zarar veren, şiddeti, düşmanlığı ve ahlaksızlığı normalleştiren yayınlara ciddi yaptırımlar uygulamalıdır.

Toplumun dolaylı olarak huzurunu bozmak, ekran karşısında işlenmiş bir suç olarak değerlendirilmelidir.

Medya okuryazarlığı konusunda toplum bilinçlendirilmeli, televizyon ekranları bir çöplük değil, adeta ciddi bir okul gibi görülmelidir.

 

Unutmayalım: Televizyon bir öğretmendir. Ancak neler öğrettiği, hangi uzmanların kontrolünde olduğu önemlidir.

 

Toplum olarak, sabah ve gündüz kuşağında uyanan sadece güneş değil, vicdanlarımız da olmalı. Sessiz sedasız içimizi kemiren bu yayınlara karşı duyarsız kalmak, geleceğimizi karanlığa teslim etmektir bir anlamda.

Lütfen neyi izledigimize daha çok dikkat edelim, izleyeceğimiz programların vermek istediği mesajların ne olduğuna dikkat edelim.

Her şey bütünün hayrına olsun 

Eyvallah.

 

 

Diva Otel

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar
Güneyler