YALANCI BAHARIN GEÇİCİ REFAHI
Son dönemlerde art arda gelen zamlardan sonra, önüne geçilemeyen hayat pahalılığı neticesinde muhalefet partileri başta olmak üzere bir çok kesimden gelen tepkiler artmıştır. Bu kötü gidişin faturası iktidar partisinin başında olan sayın ERDOĞAN’a kesilmiştir. Devlet yönetimini elinde tutan sayın ERDOĞAN olduğu için bu tür eleştiriler gayet tabiidir. Fakat yirmi yıllık Ak parti iktidarında geçmişten bugüne görev alanlar da, mali kriz yaşadığımız bu günlerin bir o kadar sorumluluğunu taşıması gerektiği kanaatiyle konuyu herkesin aksine farklı bir bakış açısıyla ele almak istiyorum.
Ak partinin yirmi yıllık iktidarın da ekonomik anlamda işlerin hiçbir vakit iyiye gitmediğini geçmişte her fırsatta dillendirdim. Bizim ülke olarak hiçbir zaman düzgün işleyen ,sağlam temellere oturtulan,üretime dayalı milli ekonomi politikamız olmadı. Ekonomi politikalarımız sisteme dayalı değil de kişiye dayalı oldu. Ekonominin başına her gelen yönetici kendi teorilerini uygulama koydu ve deyim yerinde ise ekonomimiz yap-boz tahtasına döndürüldü. Dışarıdan ülkemize sıcak para akışının sağlanması,özellikle Arap sermayesiyle yatırım planları,inşaat sektörüyle büyüme çabaları, günü kurtarmak adına yapılan ve hiç bir şekilde geleceğe dair etkisi olmayan çalışmalardı. Üretim ekonomimiz her geçen gün azaldı ve ülkemiz ithalat cenneti haline getirildi. İşlerin iyiye gittiğinin gür bir sesle söylendiği zamanlarda da bu refah seviyesinin yükselmesi yalancı bahardır,eğer önlem alınmaz ise mali felaketimiz yakındır demiştim. Ben haksız çıkmayı çok isterdim. Zira benim haksız çıkmam canım ülkemin bu günleri görmesinden daha iyidir. Nitekim pandemi dönemi,terör faaliyetleri,iç ve dış müdahalelerle,zaten sağlam temeli olmayan ekonomimiz bitme noktasına getirildi. Bu kadar yapılan yanlışın bir tek kişinin elinden olduğunu söylemek pek adil olmaz. Geçmiş hükümetlerde görev alan her bir siyasetçi bu işin vehametinden payını almalıdır. Mesela sayın BABACAN ,sayın DAVUTOĞLU, sayın GÜL ,sayın ALBAYRAK gibi bakanlık yapmış ve Ak parti içerisinde söz sahibi olanlar günahsız,enkazı kaldırmak isteyen ve bu uğurda insan üstü gayretlerle mesai harcayanlar günahkar öyle mi ? Sayın BABACAN Ak partiden ayrılıp kendi partisini kurduktan sonra ekonomi politikasını hunharca eleştiriyor,ben iktidara gelirsem bu kötü gidişi düzeltirim diyor. Ben de buradan sorayım öyleyse, elinde sihirli değnek var da ben mi göremiyorum? Veyahut bu denli güçlü önlemler alacak kapasiten vardı da neden evvelden almadın ?
Ekonomimizin kurtuluşu öyle muhalefetin dediği gibi erken seçimle falan olmaz. Bu sadece var olan krizi daha da derinleştirir. Milli ekonomi planımızı yapmalı,üretime dayalı politikalar geliştirmeli,dışa bağımlılıktan kurtulmalıyız.
Son olarak; ben muhalefetin yerinde olsam oy kaygısı duymamak adına HDP’ nin güdümünde hareket ederek krizi derinleştirmek yerine,devletimden görev isteyerek,bu kötü günlerden kurtulma amacıyla canı gönülden çalışmalar yapar,elimi taşın altına koyardım. Bu halis niyetli çabaları gören halkımız seçim zamanı desteğini esirgemeyecektir.Türk halkı vefalıdır…
Kalın sağlıcakla
Yorum Yazın