NEREYE GÖNDERELİM
Arap baharının neticesinde başlayan olayları müteakip yaklaşık 3-5 milyon Suriyeli Türkiye’de ikamet etmeye başladı. Türkiye’yi bir geçit olarak kullanıp avrupaya gidenler, ülkesine geri dönenler, Avrupa haricinde diğer ülkelere gidenleri birlikte değerlendirdiğimizde ülkemize gelmiş, gelmiş gitmiş Suriyeli sayısı oldukça fazladır.
Türkiye’de kayıt altına alınmış geçici koruma statüsündeki Suriyeli sayısı 17 Ağustos 2023 tarihi itibarıyla Temmuz ayına göre 21 bin 634 kişi azalmış olmasına rağmen toplam 3 milyon 307 bin 882 kişi olduğu resmi makamlarca açıklanmıştır. Buna göre yıl başından bu yana kayıtlı Suriyeli sayısı 205 bin 894 kişi azalmıştır.
Türkiye’de başını Zafer Partisi genel başkanı Ümit Özdağ’ın çektiği “Suriyeliler gitsin” propagandasına boyun eğen iktidar Suriyelileri göndermektedir.
Sarı öküzü teslim ettiğimiz günü unutmayalım. Sarı öküzü teslim edersek kara öküzüde teslim ederiz. Türkiye ırkçı bir devlet değildir. Türkiye Türküyle, Kürdüyle, Çerkeziyle, Ermenisiyle, Rumuyla ….vs. bir imparatorluklar bakiyesidir.
Dün Suriye denen topraklar bizim idaremizdeydi. Daha niceleri gibi
Suriyelileri gönderelim mi?
Arkalarından biz gidebileceksek gönderelim. Yani gönderdiğimiz yerlere gidip sahip çıkabileceksek gönderelim. Nasıl ki şimdilik elimizden bir şey gelmese de soydaşlık bağı nedeniyle Uygur davasına sahip çıkıyorsak ülkemizdeki arap vatandaşlarımız nedeniyle zulüm gören arap akrabalarımızın davasının arkasından Kıbrısta olduğu gibi gidip Halep’e Hama’ya bayrağı dikip biz zulmettirmeyiz diyebileceksek gönderelim.
Nasıl ki din bağı nedeniyle Bosnaya sahip çıkıyorsak biz Kürt soydaşlarımızı bir avuç teröriste, bir avuç dinsiz ne idiğü belirsiz sözde Kürtçüye bırakamayız diyip gönderelim ve gidip Aynel-Arap’a bayrağımızı dikelim.
Eğer bizler Başta Suriyeliler olmak üzere ilerleyen süreçte bize sığınmış diğer yabancıları göndermeye çalıştığımızda neler olabilir.
Sermaye kendisini göz göre göre tehlikeye atmaz. Bu gün Suriyelilerin en çok eleştirilen yanları olan ve Zengin Suriyelileri plajlarda resmedip “ben tarlada ırgat gibi çalışırken ülkesinden kaçmış plajlarımızda yüzüyorlar” şeklindeki söylemlerin sebebi olan Suriyeliler zaten zengin oldukları için hangi ülkeye gitseler hayatlarını devam ettireceklerdir. Zengin Suriyelilerin ülkemizden gönderilmeleri onların hayatlarını çok fazla etkilemeyecektir. Belki Suriye Topraklarından biraz daha uzağa gitmiş olacaklar ancak hayatlarına devam edeceklerdir. Bu kişiler zaten isteseler ülkemizin rakamları yükseltmesine rağmen 400.000 doları bankaya yatırıp vatandaşlık alabilecek konumdadırlar. Yabancı düşmanlığı devam ederse Türkiye olmaz ise bir başka ülke vatandaşlık şartlarını yerine getirip vatandaş olabilirler.
Zengin Suriyeliye hangi ülke olsa zaten kucak açmaktadır. Gelen zengin ve özellikle Ermeni … vs. hırıstiyan kökenli olanları Avrupa milletleri seçip ülkelerine davet ettikleri istihbarat kaynakları ile bilinmektedir.
Bizim kaybımız ise kullanabileceğimiz bir sermayeyi elimizle ülkemizin dışına çıkarmak olacaktır.
Ancak anlaşılan bu kişilerin gerçek niyetleri ülkelerindeki olaylar bittiğinde ülkelerine geri dönmek olduğu anlaşılmaktadır.
Gelelim Türkiye’nin iş yükünü çeken sanayimizde, tarlamızda, çiftliğimizde çalışan fakir Suriyelilerin gönderilmesi meselesine?
Görüldüğü üzere bu insanlar öldürülme, namuslarına ve mallarına el uzatılma korkusundan kaçıp baba ocağı, kardeş kucağı hilafet merkezi bildikleri Türkiye’ye gelmişlerdir.
Yuvası yıkılan kız ana babası yaşıyorsa ana baba evine, ana baba ölmüş ise erkek kardeş evine sığınırlar. Tabi evdeki yenge rahat verirse…
Dünyada dikkat edersek yuvası yıkılan, ocağı sönme tehlikesi yaşayan Müslümanların ilk imdat bekledikleri yer baba ocağı, hilafet merkezi, erkek kardeş evimi …. ne derseniz deyin Türkiye’dir.
Şimdi beze sığınmış bu gariban Suriyelileri nereye gönderelim.
Suriye’de tekrar yapılanmaya çalışan, eleman bulmakta zorlanan PKK/PYD’nin kucağına mı? Yoksa El kaide, Deaş gibi dini kullanmak suretiyle terör üreten teröristlerin kucağına mı gönderelim.
Hangi örgüte gönderelim ki biraz silah eğitimi aldıktan sonra ellerine silah verilip tekrar ülkemize gönderilse daha iyi olur. Bitirmek üzere olduğumuz PKK/PYD terörü eleman bulmakta gerçekten zorlandığı istihbarat kayıtları ile sabittir. Gönderelim hazır elemanları olsun, gönderelim neticede 40 yıllık kan ve din düşmanımızda olsa bizim dağlardalar yok olmasınlar öyle mi?
Öncelikle neye hizmet ettiğimizin farkında olmalıyız. Bu konuda özellikle hükümeti uyarıyorum. Zafer Partisi gibi Türkiye’de yüzde biri dahi temsil etmekte zorlanan bir akımın arkasına düşmeyin.
Söylemin güzelliği değil eylemin sonuçlarını bir düşünün. On yılı aşkın süredir belki de birçok badiyeri kazasız belasız atlatmanızın sebebi mağdura mazluma kucak açmanızdır. Türk milleti nice bin yıllar kendisine sığınmışları iade etmemiştir. Bu uğurda gerekirse savaşmıştır. Ankara savaşı bunun en açık delilidir. Sayın Cumhurbaşkanım televizyonlardan Boraltan köprüsü hikayesini anlatıp şiirini okumak tarihimizdeki o acı sayfanın yenilenmesini istemiyorsanız bir kez daha düşünün. Boraltan faciasında öldürülen 146 can idi. Ancak yıkılan koca Türkün …..
Bu gün aynı acının tekrarlanmasını mı istiyorsunuz.
Eleştirdiğiniz fiili siz de mi gerçekleştireceksiniz.
Süslenip önünüze getirilen gönderelim kelimesini eyleme döktüğünüzde ülkemize ve tarihimize katacağınız manevi yıkıntıyı bir kez daha düşünün.
Gönderdiğimiz yere gidip bayrak dikebileceksek, Devlet beyin dediği gibi 82, 83,… plaka verebileceksek gönderelim. Yoksa sonucu ülkemize sermaye ve iş gücü kaybı yaşatacak ve düşmanlarımıza hazır eleman sağlayacaksak göndermeyelim derim.
Selam ve dualarımla…
























































Yorum Yazın